YÖNET-ME-LİK
Yakın bir geçmişe kadar düzenli olarak her gün Resmi Gazete’yi takip ederdik.
Artık hızına yetişemiyoruz.
Zaten öyle bir sistemimiz var ki bırakın yönetmelikleri, kanun değişikliklerini bile, bilgisayara kayıt yapılsa, takip edemez boyuttayız.
Çünkü bizde öyle yasalar çıkıyor ki bunlara “bohça” veya “torba” kanun deniyor literatürde…
Bir yasa çıkarıyorsunuz içinde 30 yasada değişiklik yer alıyor.
Hangi yasanın neresinde ne değişmiş satır satır okuyup işlemezseniz bir kenara, yandı gülüm keten helva…
Bundan en çok hukuk uygulayıcıları muzdarip elbet.
Yargı mensuplarının dahi mevzuatı sağlıklı bir şekilde takip edebildiğini söylememiz fazlasıyla iyimser bir bakış açısı zira.
Velhasıl…
Konu başlığı “yönetmelik” ama daha gelemedik bir gece ansızın gelen o değişikliğe.
Vahim oysa.
Resmi Gazete’de geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir yönetmelikle:
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne subay ve astsubay yetiştiren Harp Okulları’na giriş şartlarında önemli bir değişiklik yapıldı.
“İrticai ve bölücü görüşleri benimsememiş veya bu faaliyetlere karışmamış olmak” hükmü kaldırıldı.
Yerine:
“Terör örgütlerine veya milli güvenliğe karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen gruplara üyelik, iltisak ya da irtibatlı bulunmamak” şartı geldi.
Haliyle ilk soru her makul vatandaşın sorduğu “neden” sorusu oldu.
Ve ekranlarda bununla ilgili tartışmalar hemen gündeme taşındı, kamuoyunda pek çok eleştiri oklarının hedefi oldu bu değişiklik.
Nasıl olmasın ki?
Fetö denen sinsi ve çirkin girişimi unuttu mu devlet?..
Oysa daha her sabah ülkenin çeşitli illerinde yapılan fetö operasyonları ile uyanmıyor muyuz yeni güne?
Asıl önemlisi…
Fetö, bu yönetmelik değişikliği olmadan önce yani “irticai ve bölücü görüşleri benimsememiş” şeklindeki düzenleme var iken böyle bir girişimi yapabildi.
Yani bu şart mevcutken bile organizmanın her noktasını işgal edebilecek düzeyde örgütlendi.
“İrticai ve bölücü görüşleri benimsememek” şartı varken bu noktaya gelen, gelebilen bir TSK (ve nice devlet kurumu) olduğu gerçeğini hatırlarsak, bu madde kaldırılarak yerine “örgüt, grup, üyelik, iltisak, irtibat” gibi çok daha somut ve kapsamı daraltılan bir tanımlama geldiğinde halimiz nice olur düşünüldü mü hiç?..
Görünürde terör örgütü üyesi veya iltisaklısı değilsin veya milli güvenliğe karşı faaliyette bulunmuyorsun…
Ama tarikatlara ve cemaatlere sonuna kadar kapı açmak demek değil midir o zaman bu?
Peki envai çeşit tarikatın, cemaatin var olduğu gerçeği karşısında, bu değişikliğin gerek hukuken ve gerekse askeri açıdan doğru olduğu ne ölçüde söylenebilir?..
TSK’ya giriş, geçmişin deneyiminden ders alınarak çok daha sıkı koşullara bağlanmalıdır.
Oysa bu gelen son yönetmelik daha çok serbesti ve keyfiliğe yola açacaktır.
Her tarikat ve cemaatin güç mücadelesini hiç eksiltmediği bu topraklarda umarız bu değişiklik bir zaman sonra başka olumsuz sonuçlar doğurup pişmanlık yaratmaz.
TSK’nın varlık ayarlarıyla bir kez oynandığında ülkemizin başına neler geldiğini hiçbir zaman akıldan çıkarmamız gerek.
Sonradan gelen pişmanlık fayda etmiyor çünkü.