Yayınlanma Tarihi :

UNUTULMAMAK

UNUTULMAMAK

Bir; insanoğlunun yaşadığı hiçbir toprak parçasında; ölümünün üzerinden bunca yıl geçmesine rağmen “dün” ölmüş gibi gözyaşlarıyla anılan bir başka lider yok.

İki; insanoğlunun yaşadığı hiçbir toprak parçasında; ölümünün üzerinden bunca yıl geçmesine rağmen kendisine duyulan saygı ve sevginin hiç azalmadığı, aksine arttığı bir başka lider yok.

Üç; insanoğlunun yaşadığı hiçbir toprak parçasında; ölümünün üzerinden bunca yıl geçmesine rağmen kendisine sataşılıp da sataşıldıkça kendiliğinden büyüyen bir başka lider yok.

10 Kasım.

İnşaatta sıva yapan usta da; ayakkabı boyayan boyacı da, araç kullanan sürücü de aynı anda kendiliğinden saygı duyuyorsa…

Hiçbir zorlama yokken tüm ülke, sirenlerin başlamasıyla aynı etkiyle üzüntüye gark oluyorsa geleceğe yönelik umudumuz budur işte.

Öyle bir temel atmıştır ki bu topraklara… Saçma sapan sataşmalara, akıl dışı karalamalara, siyasi polemiklere konu edilerek birileri kendisine saldırdıkça, kendisinin ne kadar haklı olduğunu, söylediği her cümleyle bir kez daha, bir kez daha ortaya çıkarmaktadır.

Kısa ömrüne sığdırdığı başarılarla tüm dünyanın saygınlığını kazanmanın ötesinde inanılmaz ve herkesi bugün dahi hayrete düşüren müthiş öngörüsü ve bakış açısı ile zamanı ve geleceği ne kadar iyi tahlil ettiğini ortaya koymuştur.

O’nu anıyoruz.

Ruhu şad olsun.

Kendisini minnetle, şükranla, sonsuz saygı ve sevgiyle yad ediyoruz.

Vefatının akabinde aynı gün 2.baskı yaparak acı haberi duyuran “Ulus” gazetesi, ilk sayfasında şöyle demişti:

“Kurtarıcını ve en büyük evladını kaybettin. Türk Milleti, sen sağol.

Şimdi tek vazifen, onun eserini ebediyen yaşatmaktır.”

Manşetin ardından ölüme ilişkin resmi tebliği de okurlarına ileten Ulus, ilk sayfanın altında,  Atatürk’ün bir sözünü eklemeyi de ihmal etmemiş:

“Ölüm, insanın değişmez kaderidir. Marifet, unutulmamaktır.”

Aramızdan ayrılışının 83. yıldönümü.

Unutulmadığı ortada.

Her 10 Kasım’da dünyanın dili tutuluyor Türkiye’ye baktığında.

Nasıl bir sevgi anlamıyorlar…

Nasıl bir saygı bilmiyorlar…

Çizdiği ilkelerden, bildiğimiz amaçlarından hiç sapılmasa Türkiye bugün ekonomik olarak çok başka bir ülke olurdu.

Maalesef günlük siyaset ile yıllarını kaybeden, inişli çıkışlı grafik çizen, kah sağ sol çatışması ile, kah PKK, ASALA ve FETÖ gibi örgütlerle ayağına çelme takılmak istenen bir ülkeyiz.

Şu an kimsenin pek de görmediği ama 10 yıl sonra ne yapacağımızı bilmediğimiz göçmen/mülteci/sığınmacı olarak karşımızda duran, inanılmaz büyüklükteki sorun ile nasıl baş edeceğiz meçhul.

Türkiye’nin siyasete acil şekilde “akıl ve doğru” paydasını alması şart.

Fabrika ayarlarına dönülmesi şart.

Her kurumun; yüzünü aydınlığa, liyakata, geleceğe, akla, gerçeğe ve bilime dönmesi şart.

Çok başka bir ülke olabilirdik bugün; zaman kaybettik; O’nun açtığı yoldan sapmaz ve rotamıza geri dönersek yine kısa sürede çok başka bir ülke olabiliriz.

Akıllanmak için kaç derse daha ihtiyacımız var?!

“Marifet unutulmamaktır” demiş ya; unutulmazsın, unutmayız Atam…

Ne diyordu Müzeyyen Senar:

“Her yerde sen, her şeyde sen

Bilmem ki nasıl söylesem

Unutturamaz seni hiçbir şey”

Kaynak : Alp KAAN

YORUM YAP