Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi :

TÜRK MEDENİ KANUNU

TÜRK MEDENİ KANUNU

Bu hafta Türk Medeni Kanununun kabulünün 98.yıldönümü idi. Bundan dolayı sizlerle bu kanun üzerinde sohbet edeceğiz.

Toplumlar beraber yaşadıklarından dolayı aralarında bir hukuk vardır. Devlet yasa çıkararak toplumun rahat yaşamasını sağlar. Her toplum yaşadığı coğrafyaya ve üretim tarzına göre bir kültür ve hukuk yaratmıştır. Bu hukuklarda can, mal ve özlük haklar aynı olmak üzere hukuklar farklıdır. Çiftçinin hukuk yapısı ile çobanın hukuk yapısı birbirini tutmaz.

Türkler İslamiyet’i kabul ettikleri 10. yüzyıla kadar göçebe bozkır hukukunu uygulamışlardır. Yerleşik hayata geçen ve devletler kuranları da kendilerine laik bir hukuk benimsemişlerdir.

Türklerin gerek göçebelerinde gerek yerleşiklerinde evlilikler tek eşle yapılır. Kız çocuklar itina ile büyütülür. Kadının toplumda ve ailede sözü geçerlidir. Devleti yöneten kağanlar devleti eşleri ile beraber yönetirler. Kağan eşine Hatun adı verilir. Türk tarihinde Tomris hatun kocası ölünce İskitlerin tahtına çıkarak Perslere karşı savaş yönetmiş bir ulu hatundur.

Kırgızların Oş valisi Alimbek Datka’nın eşi Kurmançu Datka da kocası öldürülünce valilik makamına çıkmış ve Kırgızları yönetmiştir.

Bugün Azerbaycan’da lideri İlham Alivey de ülkesini eşi Mihriban Aliyev ile beraber yönetmektedir.

İslamiyet’in kabulünden sonra Türk devletleri İslam şeriatını almışlardır. Yazı olarak ta Arap alfabesini almışlar ve toplumsal yapılarını buna uydurmuşlardır.

İslam şeriatı kaynağını Arap geleneklerinden alır. Bir erkek 4 kadın ile evlenebilir. Ayrıca cariye adı verilen kadın köleliği bulunmaktadır. Parası olan kişi istediği kadar cariye sahibi olabilir. Cariyeler mal statüsündedirler. Sahibi istediği gibi kullanır. Cariyeden doğan çocuğun miras hakkı yoktur. Mirasta kadınlar erkek kardeşlerinin yarısı kadar mal alabilirler. Kadınların
toplum içine çıkmaları ve üretime katılmaları yasaktır. Kadınlar örtülü olarak eşleri yanında sokağa çıkabilirler. Kadınların tanıklıkların da ise iki kadının tanıklığı bir erkeğin tanıklığına eşittir.

Bu hukuksal yapıdan dolayı İslam toplumlarında ekonomik yaşam sadece erkeklerin omuzlarına yüklenmiştir. Oysa kadın ve erkek bir toplumun iki ayağıdır. Bu ayaklardan birisi çalışmıyorsa o toplum topaldır ve tarih süreci içinde istediği gibi ilerleyemez. Özelllikle 19. yüzyıl içinde Avrupa ülkelerinde sanayi devriminin yaşanması toplumsal yapıyı toptan değiştirmiştir. 1789 yılındaki Fransız ihtilali ile bazı kadınlar kadın hakları konusunda eylemler yapmışlardır. Sanayi devrimi ile fabrikaların ortaya çıkması yüzünden kadınlar fabrikalarda sanayi işçisi olarak çalıştırılmaya başlanınca kadınlar toplumsal yapıya karışmıştır. Bu ise devletlerin hukuksal yapılarında yeni değişiklikler yapma zorunluluğunu getirmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu 19. yüzyıl boyunca Avrupa’ya benzemek için çok çeşitli atılımlar yapmıştır. 19.yüzylın sonuna doğru şeriat hukuku yanına Avrupa kanunlarını da almak zorunda kalmış ve ikili bir hukuksal yapısı oluşmuştur. Medeni hukuk bakımından Mecelle kabul edilmiştir.

Cumhuriyetin ilanından sonra Osmanlı’daki bu ikili sistem değiştirilmiştir. Eski yapılar kaldırılmış ve yeni yapılar güçlendirilmiştir.

4 Ekim 1926 tarihinde de Türk Medeni Kanunu kabul edilmiştir. Bu kanun kişi, aile, miras ve eşya hukuku davalarını kapsar. Bu kanunla kadınlara pek çok hak verilmiştir.

Bunlar:

Kadın erkek eşitliği sağlanmıştır.

Resmi nikah zorunlu olmuştur.

Tek eşle evlilik kabul edilmiştir.

Kadınlara istediği mesleğe girme hakkı verilmiştir.

Kadınların mahkemelerde tanıklık yapma hakkı kabul edilmiştir.

Kadınlar ile erkekler arasında miras ve boşanma konularda eşitlik sağlanmıştır.

Bugün ülkemiz İslam ülkeleri arasında en ileride ise bu Cumhuriyetin eseridir.

Saygılar

Kaynak : Sinan KAHYAOĞLU

YORUM YAP