Genel anlamda farklı olana karşı duyulan yabancılaşma; insanları birbirinden uzaklaştırıp, “biz” ve “onlar” algısı yaratarak insanlar arasındaki empati ve hoşgörünün azalmasına dolayısıyla sosyal dışlanmaya sebep oluyor.
Özellikle ekonomik kriz, işsizlik, gelir eşitsizlikleri, etnik kimlik, yaş, engellilik durumu, sınıf farklılıkları, cinsel yönelim, göç gibi temel faktörlerin sebep olduğu sosyal dışlanma, sadece bireysel değil toplumsal boyutta da gözlenen ekonomik, fiziksel, kültürel ve psikolojik etkileri ile toplumda kırılgan yüzlerin giderek artmasının sebeplerinden birisi.
Çok boyutlu ve karmaşık bir toplumsal olgu olan sosyal dışlanma, her toplumun kendi iç dinamiklerine göre farklı faktörlerden kaynaklanabilir ve toplumlar üzerindeki etki derecesi farklılık gösterebilir.
Ortaya çıkış nedenlerine göre sosyal dışlanma türlerine bakacak olursak; mesela işsizlik veya düşük ücretli işler nedeniyle gelir seviyesinin veya sosyal yardımların yetersiz olması ve belirli grupların bu yardımlardan faydalanamaması gibi nedenlerle yaşanan “ekonomik dışlanma”
Yoksul ailelerin çocuklarının kaliteli eğitime erişememesi, fiziksel veya zihinsel engelleri olan bireylerin özel eğitim hizmetlerinden faydalanamaması gibi nedenlerle yaşanan “eğitimsel dışlanma”
Etnik veya dini azınlıkların toplumda ayrımcılığa uğraması, göçmenlerin yerel kültüre uyum sağlayamaması gibi nedenlerle yaşanan “kültürel dışlanma”
Engelli bireyler için uygun olmayan altyapı, istihdam edilme ve sosyal etkinliklere katılmada karşılaştıkları zorluklar gibi nedenlerle yaşanan “fiziksel dışlanma”
Aile üyelerinin yaşlı bireyleri ihmal etmesi veya yalnız bırakması, engelli veya farklı özelliklere sahip kişilerden uzaklaşma, okullarda yaşanan akran zorbalığı gibi nedenlerle yaşanan “sosyal ve psikolojik dışlanma”
Kadınların iş hayatında eşit fırsatlar bulamaması, LGBT+ bireylerin toplum tarafından dışlanması veya bireylerin cinsiyet kimliklerinden dolayı ayrımcılığa uğraması gibi nedenlerle yaşanan “cinsiyet ve cinsel yönelim dışlanması”
Yaşlı bireylerin iş gücünden, teknolojik gelişmelerden veya sosyal etkinliklerden mahrum kalması gibi nedenlerle yaşanan “yaşlılık dışlanması”
Kırsal alanlarda yaşayan bireylerin, şehirlerdeki sağlık ve eğitim hizmetlerine ulaşmada zorluk çekmesi veya toplumsal hizmetlerden mahrum kalması gibi nedenlerle yaşanan “coğrafi dışlanma” şeklinde sıralayabiliriz.
Bu soruna çözüm getirmek için her ne kadar ulusal ve uluslararası düzeyde politikalar, kanunlar uygulamaya konuluyor olsa da uygulamada karşılaşılan zorluklar nedeniyle yeterli derecede başarı sağlanamıyor.
Bu başarısızlık, giderek daha da artan toplumsal eşitsizlikler, fiziksel ve ruhsal sağlık sorunları, ekonomik kayıp, toplumsal uyum ve dayanışmanın zedelenmesi, insan hakları ihlalleri, demokratik süreçlere katılımın kısıtlanması, toplumsal çatışma ve gerilimlerin artması, yalnızlık ve aile yapısının olumsuz etkilenmesi, özetle toplumsal potansiyelin kaybı olarak kendini gösteriyor.
Sosyal dışlanma ile mücadele için bireysel ve toplumsal ölçekte neler yapılabilir?
Mesela kişisel farkındalığın gelişmesi ile önyargılardan arınmak, eğitim ve öğrenmeye ağırlık vermek, empati kurmak, sosyal etkinliklere katılmak, gönüllü çalışmalarda bulunmak, her türlü ayırımcılığın karşısında, dışlanmış grupların yanında durmak, sosyal medyada pozitif ve eğitici mesajlar yaymak, dostça ve kapsayıcı bir dil kullanmak ve farklılıkların toplumsal bir zenginlik olduğu düşüncesi ile kolektif olumlu bir bakış açısı yaratmak ve sosyal bağları kuvvetlendirmek bireysel mücadele için uygulanabilir bazı yöntemler olabilir.
Toplumsal mücadelede ise devlet, dezavantajlı grupların haklarını korunmak ve temel haklara eşit erişim imkanı sağlamak için yeni yasal düzenlemeler ve politikalarla eğitim, sağlık, istihdam gibi sosyal dışlanmaya sebep olan alanlarda daha fazla fırsat eşitliği yaratabilir.
Sonuç olarak hem bireysel hem de toplumsal düzeyde atılacak adımlar, sosyal dışlanmanın etkilerinin azaltılabilmesi için son derece önemli. Çünkü daha kapsayıcı adil bir toplum yaratılmasını sağlayacak olan bu adımlar sadece dışlanan bireylerin yaşam kalitesini artırmakla kalmayacak, tüm toplumun refahının yükselmesini de sağlayacaktır.