Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi :

“TEK DERDİMİZ SEÇTİĞİMİZ İNSANLARIN İŞLERİNİ LAYIĞI İLE YAPMASI”

“TEK DERDİMİZ SEÇTİĞİMİZ İNSANLARIN İŞLERİNİ LAYIĞI İLE YAPMASI”

Burhaniye Çevre Platformu, altın madene ile ilgili tepkileri sonrası “algı” suçlamalarına yanıt verirken, “BURÇEP bağımsız, bağlantısız bir ekoloji örgütüdür. Hiçbir kişi ya da kurum hakkında olumsuz algı yaratmak gibi bir derdi olmaz. Tek derdimiz, bizleri doğru yönetmesi, hakkımızı savunması için oy verip seçtiğimiz insanların ve kurumların işlerini layığıyla yapmasını, yaşam hakkının kutsallığına uygun kararlara imza atmasını beklemek, bu konuda yanlışı gördüğümüzde ise uyarmak, gerekirse tepki vermektir. Bu da bizim her şeyden önce Anayasal hakkımızdır. Bu bağlamda, bazı siyasi partilerin ve siyasilerin son derece eksik, üstelik haksız yere suçlayıcı bulduğumuz açıklamalarını yok sayarak gereğini yapacaklarına inanmak istiyoruz” dedi. 

TÜMAD şirketinin Burhaniye ile İvrindi sınırları arasında  siyanür kullanarak altın madeni araması ile ilgili tartışmalar sürüyor. Balıkesir Büyükşehir Belediye Meclisi’nin Kasım 2019 tarihli oturumunda Cumhuriyet Halk partili üyelerin söz konusu şirketin çevreye vermiş olabileceği olumsuz etkilerin çevre komisyonu tarafından araştırılarak meclise rapor edilmesine ilişkin önergelerinin çevre örgütlerince yanlış anlaşıldığını öne süren CHP İl Bakanı Serkan Sarı’nın açıklamasına Burhaniye Çevre Platformu’ndan (BURÇEP)  yanıt geldi.
Bazı siyasi partiler ve siyasetçiler tarafından kamu oyuna verilen beyanların, halkı aydınlatmaktan, halkın beklentisi olan özeleştiriden son derece uzak, hatta tepki gösterenleri suçlar mahiyette olduklarını iddia eden  çevreciler, “BURÇEP neye tepki tepki veriyor” sorusuna açıklık getirdi.

“BAŞKAN YILMAZ TÜMAD’IN HALKLA İLİŞKİLER MÜDÜRÜ GİBİ”

Açıklamada şu bölümler öne çıktı.
“Öncelikle halkın yararına çalışması, halkının yanında olması gereken bir büyük şehir belediye başkanının, halk ve doğa için büyük riskler üreteceği kesin olan bir maden şirketinin halkla ilişkiler müdürü gibi davranmasına tepkiliyiz. Belediye Başkanı Yücel Yılmaz’ın bu konudaki rahatlığının Kasım 2019 meclis toplantısında oy çokluğu ile alınan karar ve o karara dayanak rapor olduğu gerçeği ise bizleri üzmüş, tepki vermeye zorlamıştır.”

“SARI RAPORU VE TEPKİLERİ DOĞRU OKUYAMAMIŞ”

“Balıkesir Büyük Şehir Belediye Meclisi’nin 19.11.2019 tarihli oturumunda 81. Gündem maddesi neydi? Önce bunu kısaca özetleyelim. MADRA’da TÜMAD MADENCİLİK tarafından işletilen İvrindi- Burhaniye altın madeninde meclis çevre komisyonu tarafından, uzman kişilerin katılımı ile 07.11.2019 tarihinde yapılan denetleme çalışması sonucu, Fen İşleri Daire Başkanlığı ve Çevre Koruma Ve Kontrol Daire başkanlığı tarafından hazırlanan raporun oylanarak oy çokluğu ile kabul edildiği bir gündem maddesidir 81 numaralı madde. Bu maddenin gündeme alınmasının nedeni, CHP Balıkesir İl Başkanı sayın Serkan Sarı’nın beyanından anladığımız kadarıyla, ‘çevre duyarlığı ile madenlerin düzenli periyotlarla denetlenmesi konusunda 08.08.2019 tarihinde verdikleri bir araştırma önergenin’  sonucudur.

Kamuoyunun bu önergeye bir tepkisi tabii ki yoktur, olamaz da. Ancak sayın Serkan Sarı “Hazırlanan bu rapor madenin yapmış olduğu çalışmaları yakından takip edilmesi ve periyotlarla denetlenmesi gerektiği yönünde bir rapor olmasına rağmen bu rapor kamuoyuna başka şekilde aktarılmış ve farklı bir şekilde anlaşılmıştır.” şeklindeki beyanıyla ya raporu ya da tepkileri doğru okuyamadığını göstermektedir”

“RAPORUN İÇERİĞİ ONAYLANAMAZ”

“Sayın Sarı’nın bahsettiği, raporun değil, önergenin içeriğidir. Raporun içeriği ise onaylanması hiçbir şekilde mümkün olamayacak şekilde yanlı ve bilimsellikten uzaktır. Raporun en başından itibaren başlayan yanlı tavrı açıklamakta yarar görüyoruz.
Raporun 1. Ve 2. Maddesi incelendiğinde, işletmenin mevzuata uygunluğunun, gerekli izin ve ruhsatlara sahip olup olmadığının sorgulandığını görüyoruz. Bu maddelerde kabul edilemez bulduğumuz husus, sorunun çevreyi, doğayı ve insan yaşamını dikkate almayan yasal mevzuat olduğu ve kavganın yürürlükteki mevzuat hükümlerinden kaynaklandığının dikkate alınmadığıdır. Raporun 3. Maddesi son cümlesi “… gerçekleşen teknik ziyarette, madencilik faaliyetlerin yürütülmesi hususunda olumsuz bir durum görülmediği;” denmektedir. Yani, maden sahasına çıkan heyet, kesilen ağaçları, çıplak bırakılan dağları, işgal edilen meraları, alandaki siyanürün varlığını ve ağır metallerle birlikte siyanür içeren pasa dağlarını sorun olarak görmemiş, işin asıl kötü yanı KABUL oyu verenler de buna İKNA olmuşlardır”
İçler acısı vaziyet, raporun 4. Maddesi ile daha da can yakmaktadır. 4. Madde aynen şöyledir; “İlgili tesiste hava ve toz emisyonları, su, toprak, gürültü, bio-çeşitlilik ve titreşim yönetimindeki sistem ve süreçlerde,ulusal ve uluslararası yönetmeliklerdeki yaptırım ve limitle uyulduğu ve üretim süresince periyodik çevresel ölçümlerin (…) yapıldığı, Çevre Bakanlığı’na ve kredilendirme kuruluşlarına verilen taahhütlere uygun ve yürürlükteki yönetmelik hükümlerine uygunluğun sağlanması ve devam ettirilmesinin amaçlandığının (BURAYA LÜTFEN DİKKAT!!) İLGİLİ TESİS YETKİLİLERİ TARAFINDAN BEYAN EDİLDİĞİ…
Anlaşılan odur ki, denetim raporu, denetlenenin (TÜMAD’ın) beyanı üzerine hazırlanmıştır. Bu raporun yansız ve bilimsel verilere dayanarak hazırlandığını ve güvenilir olduğunu kim söyleyebilir”
“Raporun bütününe baktığımızda ise CHP Grubu tarafından verilen önergenin özü olan “oluşmuş olan çevre tahribatı ile olası insan sağlığına etkilerine yönelik” tek bir değerlendirmede bulunmadığı gibi önümüzdeki yıllarda ruhsat almak isteyecek maden çıkarma işlemlerine dair çözüm önermemesidir.
Gündem maddesi, bu rapor ışığında, “Çevre Koruma Ve Kontrol Dairesi Başkanlığımızca konu ile ilgili olarak yetkili kurumlar İle koordinasyonun sağlanarak alanında uzman kişilerce gerçekleştirilecek belli süreli denetim/gözetim/analiz sonuçları vb. tespit unsurlarının oluşturulması ve bu tespit unsurlarınca ilgili dairece değerlendirilmesinin uygun olduğuna dair 07.11.2019 tarih ve 10 sayılı Çevre ve Sağlık Komisyonu raporunun komisyondan geldiği şekliyle (oy birliğiyle imzalanan bir rapordur) kabulüne ilişkin yapılan oylama sonucunda Ahmet Erkal, Süleyman Cengiz Dikici ve Ayhan Halil’in RED oylarına karşılık 81 kabul oyla, mevcudun oy çokluğu ile karar verildi”

Bizim bu işten anladığımız şudur, yukarıda eleştirisini yaptığımız türden raporlar, meclis kararı gereği, bundan sonra da belirli periyotlarla aldırılacak ve TÜMAD’ın pür-ü pak olduğuna ikna olmamız istenecektir”

“ONAYIN VEBALİ SİYASETÇİLERİN”

“Siyasi partilere ve siyasetçilere: Bilinmelidir ki itirazımız ve tepkimiz şunadır; gündem maddesine verdiğiniz KABUL oyları aslında hiç bir bilimselliği olmayan (teknik incelemeye katılan uzmanların kim oldukları dahi belli değil) ve TÜMAD’ın beyanına dayanarak hazırlanmış ve itiraz bile etmediğiniz o rapora (!) ikna olduğunuz anlamına gelir. Bundan sonra belli periyotlarla verilecek benzer içerikli raporlara da itiraz edemeyeceğiniz anlamına gelir. TÜMAD’ın eline büyükşehir belediye meclisinin büyük çoğunlukla onayladığı “ZARARSIZDIR, MASUMDUR, TEMİZDİR ” belgesi vermek demektir. Bu rapor ve gelecekte verilecek benzer raporlar bizleri MADRA’da bir doğa katliamı yaşanmadığına ikna etmez. Keşke sizleri de ikna etmeseydi. Gündem maddesine, dolayısı ile verilen o garip rapora (!) verdiğiniz onay, insanların, ağaçların, börtü böceğin, üveyiklerin vebalini sizlerin boynuna dolayacaktır.”

“OLUMSUZ ALGI GİBİ BİR AMACIMIZ OLAMAZ”

“BURÇEP kuruluş amacının gereği, tarafları bilgilendirme görevini de yaparak TÜMAD’ın ÇED dosyalarını inceleme yapmaları ve bilgilenmeleri açısından , talep eden siyasi partilerin ilçe örgütlerine ve meclis üyelerine CD ve PDF dosyası olarak ulaştırmıştır.(CHP ve İYİ PARTİ). Ayrıca; TÜMAD hazırlattığı ÇED dosyalarında da çevreye vereceği olası zararları belirttiği gibi bu zararlı faaliyetlerin 2044 yılına kadar süreceği de belirtilmiştir.Madenin işletim ruhsatı bu tarihe kadar geçerlidir.
Son olarak, BURÇEP, bağımsız, bağlantısız bir ekoloji örgütüdür. Hiçbir kişi ya da kurum hakkında olumsuz algı yaratmak gibi bir derdi olmaz. Tek derdimiz, bizleri doğru yönetmesi, hakkımızı savunması için oy verip seçtiğimiz insanların ve kurumların işlerini layığıyla yapmasını, yaşam hakkının kutsallığına uygun kararlara imza atmasını beklemek, bu konuda yanlışı gördüğümüzde ise uyarmak, gerekirse tepki vermektir. Bu da bizim her şeyden önce Anayasal hakkımızdır. Bu bağlamda, bazı siyasi partilerin ve siyasilerin son derece eksik, üstelik haksız yere suçlayıcı bulduğumuz açıklamalarını yok sayarak gereğini yapacaklarına inanmak istiyoruz” Coşkun YAMAN / C. Saffet YILMAZ (balikesir24saat.com) 

Kaynak : balikesir24saat

YORUM YAP