SİYASİ AYAK
Ne ayak?..
Ana muhalefet lideri cumhurbaşkanını suçluyor.
Cumhurbaşkanı, ana muhalefet liderini…
Herkes birbirini suçlar ve FETÖ gibi bir konuda dahi ortak paydada buluşamazsak, gelecek adına ümit edecek ve olumlu bakacak neyimiz kalır?..
Siyasi ayak tartışmalarından ziyade siyasetin sert ve çirkin üslubundan bıkmadık mı hepimiz?
Dördüncü yılı bitiyor 15 Temmuz’un…
Cumhurbaşkanlığı sözcüsü diyor ki “FETÖ ile ilgili kapsamlı süpürme operasyonları yapacağız”
Peki bu dört yıllık süreç içinde yapılan ne?..
Temizle temizle temizlenemedi FETÖ, her gün gözaltılar, operasyonlar devam ediyor.
Zerre kadar iz kalmayacak şekilde FETÖ’nün temizlendiğini kabul edelim.
Bugünkü görüntü içinde yarın bir başka cemaatin, tarikatın, vakfın, oluşumun, adına ne derseniz deyin yeni bir örgütün çıkmayacağının garantisi var mı bu topraklarda?
Yok.
Çünkü devletin temel nitelikleri ile oynanıyor.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda yer alan devletin temel nitelikleri eğer orasından burasından tırtıklanırsa memleketin dahilinde gaflet, delalet içinde olup da hıyanete yönelecek pek çok odak yok mu?
Yok diyen kendini kandırır.
Bakanlıklarda cemaat savaşları konuşulmuyor mu?..
Tarikatların kendi mücadeleleri kamuoyunda haber olmuyor mu?..
Neden konuşuyoruz bunları?
Neden haber oluyor bunlar?
Neden nokta koyamıyoruz?
Neden 2020 yılını yaşadığımız bu an, hala Türkiye tarikatlar ve cemaatler kıskacında?
Türkiye’nin emniyet kemeri Atatürk milliyetçiliği, laiklik ve hukuktur.
Tırtıklanmasına fırsat verirseniz her yeni gün yeni bir FETÖ doğma ihtimali olur.
Milli Eğitim’den tutun Adalet’e, Sağlık’tan tutun üniversitelere; akıl yolunda, çağdaşlıkta, devleti ayakta tutan temelde aksi bir faaliyetin, düşüncenin, kafa yapısının olmaması gerek.
Peki öyle mi?..
Milli Eğitim, eğitimden ziyade her gün skandal bir cemaat veya tarikat haberiyle gündeme geliyor.
Toplumu din konusunda aydınlatması gereken Diyanet, cahiliye devrindeymişçesine akılları durduran fetva ve beyanlar veriyor.
Adalet’i FETÖ’den temizleyip binlerce hakim ve savcıyı ihraç ederken bakanlıkta başka güç gruplarının çatıştıklarına ve hakimiyet yarışı içinde olduklarına dair haberleri okuyoruz şaşkınlık içinde.
İşte o yüzden…
2016’dan bugüne devam eden mücadelede kamuoyunu tatmin eden siyasi ayak operasyonu yapıldı mı?..
Herkesin gördüğü, gözünüzün önünde olan hiçbir siyasiye dokunulmayıp bylock yüklü birinden mesaj geldi diye alakasız bir kişi içeri alınabiliyorsa eğer FETÖ’cü diye…
O zaman siyasi ayağın da hesap vermesi gerekir.
Bakınız bir iki gün önce yine kamuoyunun gündemindeydi.
Futbolcu Emre Belözoğlu hakkında yürütülen soruşturmada savcılık “sadece toplantılara katılmak ve örgüte para vermenin örgüt üyesi olduğuna yeterli delil teşkil etmediği” gerekçesiyle daha önce var olan başka bir soruşturmaya da atıfta bulunarak ikinci kez takipsizlik verdi.
Amenna…
Lakin pek çok kişinin canı da aynı gerekçeler olmasına rağmen yanmadı mı?..
Yargının bu konuda bu standardı yakalaması ne kadar geç kaldı, gerçek FETÖ’cüyü ayırmada adalet de pek çok kez çifte standarda düşmedi mi?..
Velhasıl…
Aslolan cehalet ve dinin kullanılmasıdır.
Dini, kendi çıkarlarınız için siyasete bulaştırırsanız bugün FETÖ bitmiş gibi gözükse de virüs gibi mutasyona uğrar, başka bir tarikat ve cemaat olarak yine karşınıza çıkar.
Aklın yolu akıldan, eğitimden, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerine zarar vermemekten geçer.
Gerisi hikayedir.
Bugün aynı hata devam ediyor, tarikat, cemaat ve dini kullananlara fırsat veriliyorsa yarın meydana gelecek başka bir karanlık günde de yine siyasi ayak mı aranacaktır?
Bile bile lades yapıyorsunuz, ladesim lades olsun mu diyorsunuz, sonra da lades kemiğini kim kırdı onu mu düşünüyorsunuz?
Bugünün hatası, yarının belası olur.
Ders almamız, tekrar hata ve müsamahaya fırsat vermememiz gerekir.
Bunu yaptığınız an, siyasi ayak da buhar olup gider zaten.