Günümüz dünyası, insanlık tarihinde hiç olmadığı kadar büyük sorunlarla aynı anda yüzleşiyor. İklim krizi, yoksulluk, savaşlar, göç dalgaları ve teknolojinin getirdiği yeni tehditler…
Tüm bu krizler birbirine bağlı ve hızla büyüyen bir dalga gibi üzerimize geliyor. Peki, biz ne yapıyoruz? Sadece izlemekle mi yetiniyoruz?
Belki de Doğa Bize Son Uyarısını Yapıyor
Dünya, her geçen gün daha fazla ısınıyor. Her yıl meydana gelen büyük orman yangınları, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini hatırlatıyor. Dünyanın bir tarafında seller yüzlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olurken, diğer tarafında rekor sıcaklık dalgaları, milyonlarca insanı sağlık riskiyle karşı karşıya bırakıyor. Ancak, hâlâ karbon salınımlarımızı azaltmak için yeterli çabayı göstermiyoruz.
Bilim insanları yıllardır uyarıyor; Eğer ısınmayı 1,5°C ile sınırlayamazsak, geri dönüşü olmayan bir yola gireceğiz. Fakat fosil yakıt kullanımı hala devam ediyor, ormanlar yok ediliyor ve plastik kirliliği denizleri boğuyor. Arılar, pestisit kullanımı ve habitat kaybı nedeniyle hızla azalıyor. Oysa arılar olmadan birçok bitki türünün tozlaşamadığını ve tarım verimliliğinin düştüğünü artık bilmeyen yok.
Savaş ve Göç; İnsanlık Dramı
Bugün milyonlarca insan savaştan, savaşın açtığı yaralardan, ekonomik krizlerden ve iklim değişikliğinin sonuçlarından farklı ülkelere kaçıyor. Ukrayna’daki savaş, milyonlarca insanı mülteci hâline getirirken, Orta Doğu’daki çatışmalar ve ekonomik krizler de benzer sonuçlar doğuruyor. Sudan’daki iç savaş, binlerce insanın hayatını kaybetmesine ve açlık krizinin büyümesine yol açtı. Peki, bu kadar insanı yerinden eden politikalar kimin suçu? Kendi çıkarlarını gözeten devletler mi, uluslararası kurumların yetersizliği mi, yoksa hepimizin kayıtsız kalışı mı?
Teknolojinin Karanlık Yüzü
Teknoloji hayatımızı kolaylaştırıyor ancak aynı zamanda yeni tehditler de yaratıyor. Yapay zekâ iş dünyasını dönüştürürken milyonlarca insan işini kaybetme riskiyle karşı karşıya. 2023 yılında geliştirilen yapay zekâ modelleri, birçok sektörde insan emeğinin yerini almaya başladı. Sosyal medya bağımlılığı ise gençlerin ruh sağlığını tehdit ediyor. Son araştırmalara göre, bazı sosyal platformlar gençlerde depresyon ve anksiyeteyi artırıyor. Siber saldırılar, kişisel bilgilerimizi güvensiz hâle getirirken, devletlerin siber savaşları yeni bir tehdit unsuru hâline geliyor. Oysa teknoloji, insanlığa hizmet etmeli, onu kontrol altına almamalı!
Artık Bahane Yok!
Dünyayı değiştirmek için süper kahraman olmaya gerek yok. Küçük değişikliklerle büyük farklar yaratabiliriz. Daha az tüketmek, sürdürülebilir enerji kaynaklarını desteklemek, bilinçli seçimler yapmak ve en önemlisi sesimizi duyurmak… Artık ‘bana ne’ deme lüksümüz yok. Çünkü bu sorunlar sadece belirli bölgelerin değil, hepimizin sorunu!
Elbette dünyanın sorunlarına yönelik yürütülen çalışmalar var. Ancak bu çalışmalar önleyici olmaya yetmiyor. Çünkü bireysel farkındalık ve katılım olmadan dünyaya verdiğimiz zararları telafi etmek çok zor.
Peki, Bireysel Olarak Neler Yapabiliriz?
Mesela; daha az plastik kullanabilir, geri dönüşüme önem verebilir ve mümkün olduğunca toplu taşıma araçlarını kullanabiliriz.
Evlerde enerji tasarrufu sağlayan ev gereçleri, sarf malzemeleri kullanarak önlem alabilir, gereksiz elektrik kullanımını azaltabilir ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelebiliriz.
Hızlı tüketimden kaçınabilir, yerel ve etik üretim yapan firmaları destekleyebilir ve bilinçli tüketici olabiliriz.
Sosyal medyada bilinçli içerik tüketebilir, yanlış bilgilerin yayılmasını önleyebilir ve siber güvenliğimize dikkat edebiliriz.
Küresel sorunlarla ilgili kampanyalara destek verebilir, sosyal sorumluluk projelerine katılabilir ve çevremizdeki insanları bilinçlendirebiliriz.
İnsanlık için gönüllü çalışmalara katılabilir ve doğrudan katkı sağlayabiliriz.
Aslında yapılacak o kadar çok şey var ki harekete geçmek için geç mi kaldık acaba? Belki de…
Ancak geç kaldık diye görünmez olamayız. Dünya alarm veriyor ve her bireyin bu sürece katkı sağlama sorumluluğu var. Şimdi değilse ya ne zaman?