Yayınlanma Tarihi :

ÖZGÜRLÜKLER ANAYASASI

ÖZGÜRLÜKLER ANAYASASI

Özellikle İdare ve Anayasa hukukçuları 1982 Anayasası’nı özgürlükler konusunda sıkıntılı bulup “bir eliyle verdiğini diğer eliyle alır” veya “kaşıkla verip kepçeyle almış” derler.

Çünkü pek çok maddede düzenlenen herhangi bir alandaki özgürlük “ama” kelimesiyle sınırlandırılmış hale getirilmiştir.

O yüzden 1982 Anayasası’na “amayasa” diyen hukukçu da çoktur.

Gelin görün ki, ama’sı bol anayasamızı mumla aratan düzenlemeler Meclis gündeminde…

Memleketin inanılmaz gerçek derdi varken milletvekillerimiz şakır şakır kamuoyunda dezenformasyon yasası olarak tanımlanan düzenlemeyi madde madde ve blok oylarla kabul ediyorlar…

Düzenlemenin 29.maddesi öyle bir madde ki hukukçular saç baş yoluyor ve kabul edilen hali “amayasa” olarak adlandırılan 1982 Anayasasını mumla aratır düzeyde.

Anayasaya aykırılığı açık olan bu madde şöyle:

“Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratma saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Failin, suçu gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır.”

Hukuk dili açısından çok sıkıntılı bir yazım.

Oysa özellikle cezai düzenlemeler çok daha hukuki hassasiyet, açıklık, netlik gerektirir.

Muğlaklığa, belirsizliğe kapı açtınız mı; hukuk güvenliği ve istikrarı kaybettiniz mi yandı gülüm keten helva.

Hele hele uluslararası istatistiklerde zaten basın özgürlüğü, hukuk ve demokrasi gibi liglerde çok can sıkıcı seviyelerde bulunmamıza rağmen bu düzenlemenin uygulamaya girmesiyle dış arenada hangi noktaya düşeceğimizden bihaber midir milletvekilleri?

Vatandaşın çilesine yönelik her tür önerge reddedilirken bu düzenleme hangi ihtiyaçtan?..

Türkiye, 1970 ve 1980’lerde siyasi liderlerin ekran başında tartıştığı günleri bile mumla arıyor.

Artık siyasi parti liderlerini ekranda gören var mı?..

Yok!

Oysa demokrasi de, hukuk da, toplum da fikirlerin tartışmasıyla gelişir.

Farklı fikirler birbiriyle çarpışmazsa hiçbir alanda hiçbir gelişme sağlayamazsınız.

Çok renklilik olmazsa 85 milyonda huzur olmaz.

Sosyal mecralarda ve medyada zaten doğru bilgi yoksa, suç unsuru içeren bir hakaret ve sair olumsuzluk varsa bunlara iilşkin hukuki yollara gidersiniz…

Yalan ve yanlış haber veya yazı veya yorum varsa tekzip edersiniz, açıklama gönderirsiniz, gerekirse tazminat davaları açarsınız.

Cezai bir ihlal varsa şikayette bulunursunuz amenna.

Bu düzenlemelerin hepsi zaten geçerliyken ve BİK ile RTÜK kararları yargı kararının bile önüne geçmişken maddeye yeniden bakalım mı?

Saik…

Sırf halk arasında endişe ve panik yaratmak…

Kamu barışını bozmaya elverişli…

Alenen yayan…

Muğlaklığın tavan yaptığı başka türlü bir düzenleme yapılabilir miydi bilmiyoruz.

Kime göre, hangi zamana göre, neye göre?..

Bana göre endişe başkasına göre gülmece olabilir…

Saik öyle tehlikeli bir kelime ki kim nereye çekerse oraya götürebilir…

Muhalefet Anayasa Mahkemesi’ne götürecektir konuyu, anayasaya aykırılığı bariz olan düzenlemede AYM ne düşünür, o da müphem.

Ama hep diyoruz yineleyelim:

Ne yaparsak kendi kendimize yapıyoruz.

Uluslararası istatistikleri bir kenara koyalım, sık sık özgürlükler anayasası peşinde olduğumuz dile getirilirken bu ve benzeri düzenlemeler anayasanın ve özgürlüklerin neresinde, düşünmek gerek!

Kaynak : Alp KAAN

YORUM YAP