MARMARA ÖLÜYOR FARKINDA MISINIZ?
Halk arasında “deniz salyası” olarak bilinen müsilaj, fitoplankton (toplu su yosunlarından oluşan bitki) denilen bitkisel canlıların aşırı çoğalması, deniz sıcaklığının yükselmesi ve buna bağlı olarak bakteriyel aktivitelerin artmasıyla oluşan sümüksü, yapışkan bir yapıdır.
Müsilaj oluşumunda başlıca 3 temel faktör vardır.
1- Deniz sıcaklıklarının ortalama sıcaklıkların üzerinde olması.
2- Denizdeki kirlilik oranının artması.
3- Denizin durağan olması.
Niçin müsilaj çoğalır? Bu soruya vereceğimiz yanıt, Marmara’nın içinde bulunduğu durumu gözler önüne sermektedir. Marmara Denizi çevresinde yaklaşık olarak 25 milyon insan yaşamaktadır. Bu endüstri ve nüfusun atıklarının tamamı doğrudan veya dolaylı olarak Marmara Denizi’ne bırakılmaktadır. Bu atıklar yüksek oranda azot ve fosfor içermektedir. Bundan dolayı denizin besin elementleri ve besin tuzlarının miktarı artar. Azotu ve fosforu tüketmek için çoğalır. Bunların çoğalması sonucunda ortaya salgılar salınmaya başlar. Bu salgılar bakteriler için çok uygun bir ortam oluşturur. Bu nedenle bir kümelenme gerçekleşir. Ve müsilaj dediğimiz olay ortaya çıkar. Yüzeyden başlayarak 30 metre derinlere kadar devam eder. Denizin derinlerinde yüzeyden daha fazla bulunmaktadır. Bir kısmı parçalanarak yüzeye çıkar, bir kısmı da dibe çöker.
Müsilaj, Marmara Denizi’nde ilk kez 2007-2008 yıllarında görülmüştür. Son aylarda yeniden sık görülmeye başlanan müsilaj, İstanbul’da özellikle Kartal ve Pendik Sahili’ni kaplamıştır. Çanakkale, Balıkesir, Büyükada ve Kocaeli sahillerinde de görülen müsilajın pek çok olumsuz etkisi vardır. Bunlara değinmeden önce neden Marmara Deniz’inde görülmektedir bunu irdelemek de fayda var.
Marmara büyük yüzey alanına sahiptir. Bundan dolayı atmosferik çökelmelere karşı savunmasızdır. Atmosfer, birçok doğal ve kirletici maddenin kıtalardan okyanusa taşınmasında önemli rol oynar. Marmara Denizi havzasında önemli sanayi bölgeleri vardır. Bunların atıkları deşarj olmaktadır. Marmara, Akdeniz ve Karadeniz arasında bir denizdir. Sahip olduğu akıntı sistemiyle kirleticiler yayılabilir, uzak mesafelere dağılabilir. Büyük bir hacme sahiptir. Suyun hidrolik kalış süresi uzundur. Biyolojik birikme karakterindeki kirleticiler göz önüne alınırsa ekosistem açısından büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Kıyı tahribatı ve kontrolsüz avcılık da en önemli nedenlerdir.
Marmara’nın kirletici kaynakları arasında; evsel ve endüstriyel atıksu deşarjları, kaçak boşaltımlar, kontrolsüz ve bilinçsiz tarımsal faaliyetler, gemi taşımacılığı ve gemi atık suları, ağır metaller, yüzeydeki kirleticiler, atmosferik çökelme (son zamanlarda çöz bulutu) yer almaktadır. Okyanus yüzeylerinde mikro ve makro besin kaynağı olan çöl tozu içinde barındırdığı, demir ve fosfor ile bakteri ve fitoplankton aktivetesi ve biyokütlesi üzerinde etkili olmaktadır. Demirin azot bağlamasında katalizör rol aldığı bilinmektedir.
Müsilajın olumsuz etkileri şunlardır; görüntü kirliliğine neden olur. Turizmi etkiler. Bulanıklığa sebep olur. Işık geçirgenliğini azaltır. Daha derinlerde yaşayan ve ışığa ihtiyaç duyan canlıların yaşantılarını etkiler. Balıkçıların ağlarına zarar verir. Radarların balıkları tespit etmesini engeller. Avcılık kısıtlanır. Besin ağı üzerinde olumsuz etkisi vardır. Oluşan musilaj kitle ağır metalleri bünyesine alarak sedimana (tortul kayaçlara) iner. Başta midye olmak üzere diğer canlıların dokularında birikir ve tüketildiğinde halk sağlığını tehdit eder. Türler kendi içlerinde rekabete girerek içlerinden bazıları toksin salar. Canlılar olumsuz yönde etkilenir. Canlıların solungaçlarını kaplayarak ölümüne neden olur. Kıyıları kaplayarak, oksijensiz ortam oluşturur ve toplu balık ölümlerine neden olur.
Acilen alınması gereken önlemler; arıtılmadan denize derin deşarjla salınan atıklara son verilmeli. Evsel ve endüstriyel atıklar deşarjdan önce kimyasal yükü en az düzeye indirecek ileri arıtmaya tabi tutulmalı. Arıtma sistemleri arttırılmalı. Biyolojik arıtmaya geçilerek tam randımanlı çalıştırılmalı. Marmara Denizi havzasında bulunan bütün akarsu ağının atık yükü azaltılmalı. Tarımsal üretimde iyi tarım uygulamalarına geçilerek gübre ve ilaç kullanımı kademeli olarak azaltılmalı. Nüfus artışı önlenmeli. Kıyısal alanlar korunmalı. Kontrollü balıkçılık yapılmalı. Marmara Denizi için bütüncül bir yaklaşımla yeni, iklim değişimini dikkate alan bir atık yönetim politikası benimsenmeli. Bir müsilaj acil eylem planı hiç vakit kaybedilmeden hazırlanmalı. (Marmara’yı tehdit eden müsilajı anlatmaya devam edeceğim.)
Kaynaklar:
Marmara Belediyeler Birliği
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Hidrobiyoloji Anabilim Dalı