LİZA SAFRONOVA / CEVHERDEN MÜCEVHERE

Yayınlanma Tarihi :
LİZA SAFRONOVA / CEVHERDEN MÜCEVHERE

Öncelikle uzun zaman sonra tekrar selamlar voleybol aşıkları ve http://balikesir24saat.com okuyucuları. Bir süredir ayrı kaldık. Pandemi vs. derken hepimiz derinden etkilendik. Ama ne mutlu ki voleybol aşkımızdan vaz geçmedik. Beni tanıyanlar bilirler. Hep genç yıldızlarımızı, evlatlarımızı takip edip, elimden geldiğince ve imkânım oldukça yakından tanımaya ve tanıtmaya çalışırım. Şimdi diyeceksiniz ki “yahu adam manyak mısın sana ne”. Yok, o öyle değil işte. Eski bir voleybolcu olarak Türk voleyboluna hizmet eden, aşkla bağlı olan yaşı kaç olursa olsun tüm oyuncuları, antrenörleri ve takımları takip etmek, maçlarını izlemek, izlerken sürekli salgılanan adrenalini hissetmek, onlarla iletişim içerisinde olmak beni mutlu ediyor. Bu sınırsız mutluluğu da siz sevgili dostlar ile paylaşmak hoşuma gidiyor. Çünkü mutluluk, paylaşıldıkça çoğalır. Aslında düşünürseniz ülkemizin içinden geçtiği zor zamanlarda en çok da ihtiyacımız olan şey değil mi mutluluğu paylaşmak?

Yazının devamında sizlere Vakıfbank Spor Kulübü altyapısından yetişen, şu an KFC Kadınlar Voleybol 1. Ligi takımlarından Nermin Hanım Zeytinliği Havran Belediyespor’da forma terleten geleceğin yıldızı “Liza SAFRONOVA”yı tanıtacağım. Yazının tamamını okursanız bu güzeller güzeli, yetenekli kızımızı daha yakından tanıma fırsatı bulacaksınız.

Mutluluğu paylaşmak derken, ülkemizi takım sporları branşlarında en başarılı şekilde temsil eden voleybol camiası içerisinde olmak da ayrı bir mutluluk. İlk olarak 2023 yılı içerisinde Voleybol A Milli Takımlar bazında önce kadınlarımız VNL, devamında Avrupa Şampiyonası ve Olimpiyat elemelerinde kürsünün en üst seviyesinde yer alarak, devamında Efelerimiz Altın Lig ve Avrupa Şampiyonasında ülkemizi ve biz voleybol severlerin yaşayabileceği en güzel anları yaşattılar bizlere. Hepsini tebrik ediyor, olağanüstü çalışkanlıkları ve fedakârca ülkemize getirdikleri başarılar için alınlarından öpüyorum.

Sevgili dostlar. Hepiniz biliyorsunuz ki bu başarılar, oyuncu ve ekiplerin uyum içerisinde sistemli çalışmaları, oyuncu ve hocaların özel hayatlardan fedakârlık ederek ve takım olabilme olgusu ile gelebiliyor. Bence en önemli şey özellikle milli takımlara oyuncu veren kulüplerin altyapılarına özen göstermesidir. Çünkü “Temeli sağlam olmayan binalar yıkılmaya mahkûmdur.” Özellikle 2000’li yılların başından itibaren Türkiye voleybol liglerinde yer alan tüm kulüpler spor okulları, mini, midi, küçük, yıldız ve genç takımlar oluşturarak evlatlarımızı voleybol branşına adapte ediyorlar. Çocuklarımıza bir amaç koyuyor, kötü alışkanlıklardan uzak durmalarını sağlıyorlar. Çocukların hayatı düzene giriyor. Sorumluluk duyguları gelişiyor. Bu son derece sevindirici. Ancak Anadolu’da olan ve maddi imkânsızlıklar içerisinde bunu gerçekleştirmeye çalışan kulüpler olduğunu, hepsinin zorluklar içerisinde bunu yapmaya çalıştıklarını, Efeler ve Sultanlar Ligi ekiplerinin parasal anlamda Anadolu’ya göre daha avantajlı olduğunu söylemeden de geçemeyeceğim. Türkiye Voleybol Federasyonu her ne kadar kendi bünyesine dahil olan kulüplere destek olmaya çalışsa da maddi bazı imkansızlıklar yaşandığını ve federasyonumuzun Türk Voleybolu için koyduğu hedeflere ulaşabilmek için yeterli maddi desteği göremediğini de camianın içerisinde, hemen hemen tüm kulüplere, oyuncularına yakın olan biri olarak üzülerek söylemek istiyorum. Bazen, bazı kulüplerin yeterli maddi destek göremedikleri için Türkiye Voleybol Federasyonu’na sitemlerini işitiyoruz. Ancak Türkiye’deki voleybol takımı sayısını düşünürsek federasyonumuzun da gerekli çalışmaları yapabilmek için desteğe ihtiyacı olduğunu, her kulübe maddi imkan sağlayabilmesinin imkansız olduğunu bilmek, ona göre hareket etmek gerekir. Bu sebeple her kulüp kendisine sponsorlar bularak ilerlemek zorundadır. Türk voleybolu, bu branşa yatırım yapmak isteyen firmalardan sponsorluk desteği almalı, takımlar maddi olarak sponsor firmalar tarafından desteklenmelidir. Onunla ilgili de ne yazık ki çoğu firma ya da kişi konu ile ilgili mevzuata takılmaktadır. Sponsor olacak firma ya da kişinin beş yıl boyunca zarar etmemiş bir firma ya da kişi olması ve tek bir çalışanının dahi sigorta primini geciktirmemiş, kısacası devletin mali kurumları ile başının belada olmaması gerekiyor. Günümüz ekonomik şartlarında böyle bir firma yok denilecek kadar azdır.

Gelelim bu yazının yıldızına; Liza Safronova

Yukarıda bahsetmiştim. Ben istediği şekilde amacına ulaşamamış eski bir voleybol oyuncusu olarak voleybol camiası içinde yer alan her oyuncu, her takım ve hocayı elimden geldiğince takip eder, onlarla iletişim içerisinde kalmaktan mutlu oluyorum diye…

İşte bunlardan bir tanesi de sevgili Liza Safronova. Kendi yaş kategorisinde pırıl pırıl parlayan bir yıldız. Bana göre geleceğin de yıldızı olmaya aday. Nedenine gelince: Her şeyden önce müthiş çalışkan bir genç kızımız. Kendisinden küçük sporcu adayının kendisine örnek alması, takip etmesi gereken bir oyuncu. Liza ile 2022 Yılında Balıkesir’de düzenlenen Avrupa Şampiyonası Balkan Elemeleri maçlarında tanıştık. Elbette ki turnuva süresince fazla sohbet etme imkanımız olamadı. Ancak gerek hocasını can kulağıyla dinleyerek oynadığı oyun, gerekse takım içerisinde arkadaşlarını motive etmesi, ateşlemesi onun gelecekte nasıl bir yıldız olacağının en büyük göstergesi olarak ortaya çıktı.

Sizlere sevgili Liza’yı daha yakından tanıtmak istiyorum.

Liza bir smaçör. Belki de kendisinin bile oyun içerisinde fark etmediği, ancak onu bir yıldız adayı yapan özellikleri var. Lütfen bundan sonra maçlarını izleme fırsatınız olursa, az sonra bahsedeceğim özellikleri dikkate alarak izlemenizi öneririm. Her şeyden önce sevgili Liza oyun içerisinde servis atacağı zaman topu nereye göndereceğini hesaplayabilme becerisine sahip. Servisi kullanırken topun gideceği yere odaklanıyor, gözlerini oraya dikiyor. Kendisine ait bir smaç servis tekniği geliştirmiş. Servis atarken bileğini çok iyi kullanıyor. Topa istediği şekilde falso verebiliyor. Hocası ne talimat verirse top %95 oraya gidiyor. Bu da karşı takım oyuncularını güç durumda bırakıyor. Arka pozisyonda olduğu zaman defans kurgusu içerisinde, manşet alma ve pasöre aktarma konusunda da çok yetenekli bir oyuncu. Bulunduğu yerde pozisyona göre kendisini çok iyi konumlandırıyor. Boyuna rağmen uzun oyuncularda çok da sık görülmeyen şekilde, savunmada çok hızlı hareket edebiliyor. Refleksleri mükemmele yakın.  Bu da takım arkadaşlarının ona güven duymasına ve rahat oynamalarına büyük katkı sağlıyor. File önünde olduğu pozisyonlarda pasın gelebileceği her duruma göre kendisini ayarlıyor. Hücum edecekse her zaman karşı takımı güç durumda bırakacak şekilde pozisyon alıyor, adımlama yapıyor ve en önemlisi yine çoğu smaçörde bulunmayan bir özellik olan, karşı takım oyuncularının pozisyonlarına, karşı sahaya bakarak oynuyor. Yani bedeniyle değil, beyniyle oynuyor bu oyunu. (Sultanlar liginde oynayan oyuncuların bile maçlarda, yakın ve ağır çekimlerde dikkatimizi çeken, gözlerini kapatarak “Allah Ne Verdiyse” diyerek topa vurdukları düşünülürse…) Böylece topu istediği yere yollayabiliyor. İzlediğim maçlarında, yine file önünde olduğu anlarda, blok yapması gereken pozisyonlarda karşı takımın hemen hemen hiç “Blockout” sayısı alabildiğine rastlamadım. Blok pozisyonlarında uzun olan kollarını, ellerini, boyu ve hızlı hareket yeteneği sayesinde orta oyuncu arkadaşları ile son derece uyumlu hareket ediyor.

Sevgili Liza’ya herkesin merak ettiği soruları sordum. Hadi onu biraz daha yakından tanıyalım.

İ.Ç: Kaç yılında nerede doğdun ve ailenden bahseder misin? Adın Soyadın nedeniyle herkes seni Rus zannediyor. Bunu açıklamak ister misin?

Liza: “Ben 2006 yılında Ukrayna’nın başkentinde Kiev şehrinde doğdum. Şanslı bir çocuk olduğumu söyleyebilirim, çünkü voleybol ailesinin içinde dünya ’ya geldim. Annem eski voleybolcu olan ve Türkiye’de de çokça forma terleten bilindik bir isim Alesya SAFRONOVA. Voleybolun her zaman içinde olan insanlar olarak antrenman ya da maçlar sonrası evde her zaman bana hatalarımı ya da geliştirmem gereken yönlerimi söyleyip bana destek olan başarılı bir baba – antrenör Burhan Şaik CANBOLAT. Voleybolcu olarak ailem konusunda çok şanslı ve mutlu hissediyorum kendimi”

İ.Ç: Voleybola nasıl ve nerede başladın?

Liza: Önceden de söylediğim gibi çok şanslı bir çocuk olarak doğdum. İster istemez voleybol salonunda annemin antrenmanlarını izleyerek ve kenarda top oynayarak büyüdüm. 1. Sınıfta İlbank mini takımında “Âdem SATILMIŞ” hocam ile voleybola ilk adımımı attım. Ondan sonra annemin transferinden dolayı Kazakistan’da geçirdim. Son olarak 2017’de Vakıfbank altyapısına transfer oldum. İlk 4 sezon boyunca İtalyan antrenörlerle (Giuseppe, Bosetti,Franca Bardelli) çalışma şansını yakaladım. Aynı anda farklı bir çok antrenörle çalışmak zorunda kaldım. Çünkü altyapı kategorilerinde sürekli üç farklı yaş kategorisinde yer aldım. Bu durum bana çok büyük avantaj sağladı. Aynı sezonda, konusunda uzman olan farklı antrenörlerle çalışmak, antrenman almak her altyapı oyuncusuna nasip olmaz Gerçekten her antrenörlerimden alabileceğim bilgi ve eğitimin maksimumunu almaya çalıştım. Beni çalıştıran tüm antrenörlerimin kazanımlarımda çok büyük emeği var hepsine teşekkür ediyorum.

İ.Ç: Voleybolun, spor yapmanın hayatına olumlu ya da olumsuz ne gibi etkileri olduğunu düşünüyorsun?

Liza: Voleybolun hayatımda herhangi olumsuz bir etkisi olduğunu düşünmüyorum. Aksine bana sorumluluk duygusu kazandırdığına, hayatımın her konuda düzenli olduğuna inanıyorum. Çünkü takım sporlarında daima düzenli bir hayat olmak zorunda. Voleybola severek başladım. Aşkla ve zevkle devam ediyorum. Mesela beni en çok mutlu eden şeylerden biri, maçta çok zor bir topu defanstan çıkartıp üstüne de sayı alındığında bütün insanların coşması, ayaklanması ve o bağırışları adrenalinimi, hırsımı ve özgüvenimi en üst seviyeye taşıyor. Bunlar yaşanınca doğru yolda olduğumu anlıyorum. Voleybol benim hayatım.

İ.Ç: Voleybolda çok yeteneklisin ve sürekli üzerine koyarak ilerliyorsun. Gelecek ile ilgili planların nelerdir?

Liza: Teşekkür ederim. Gelecek ile ilgili en büyük planım çok çalışarak, elde edeceğim başarılarımla voleybolda en çok konuşulan isim olup ileride Türkiye Kadın Voleybol A Milli Takım formasını ile olimpiyatlarda da büyük bir gururla ve onurla üstümde taşımak. Şu an bunlar benim için hayal gibi. Ama en üst düzeye ulaşmak için göstereceğim gayret, yapacağım çalışmalar ve fedakarlıklarla bütün bunların gerçekleşeceğine olan inancım tam. Kendime güveniyorum ve bu mutlaka olacak.

İ.Ç: Oynadığın maçlar sonrası senden küçük genç taraftarların ilgisini hissetmek nasıl bir duygu? Küçükken sen de aynı duyguları yaşadın mı?

Liza: İnanılmaz derecede gurur verici bir duygu bence. Ben A millideki ablaları her zaman nasıl heyecanla, gururla, ilhamla ve hayallerle izliyorsam onların olduğu seviyeye gelmek için çabalıyorsam beni de aynı şekilde ilham alan ve destekleyenlerin olması beni daha da çok motive ettiğini söyleyebilirim. Kendimden küçüklere örnek olmak benim için çok önemli. Beni örnek alarak voleybolcu olabilecek minikleri ileride iyi takımlarda görmek, izlemek bana onur verir. Bir miniğin “ İleride ben de Liza abla gibi olacağım” diye kendisine hedef koyduğunu. Bu harika bir his.

İ.Ç: Kendine idol olarak belirlediğin bir voleybolcu kimdir? Bunun sebepleri nelerdir?

Liza: Voleybolda size direkt idol olarak gördüğüm bir isim söyleyemem, birçok oyuncuyu izleyerek bir çok özelliklerini örnek almaya çalışıyorum. Ve kendimden kendi idolümü yaratacağım.

İ.Ç: Şu an yaşının küçük olması nedeniyle Türkiye Yaşaltı Milli Takımların’da yer alıyorsun. Türk Milli Takımı’nda oynamak nasıl bir duygu? Sana neler hissettiriyor?

Liza: Bence her sporcunun hayatında yaşayabileceği en güzel aynı zamanda da en özel duygu. Ülkesinin bayrağını temsil etmek olduğunu düşünüyorum. Tabi ki o formayı her terlettiğinde gelen sorumlulukların farkına varıyorsun, tüm Türkiye’nin seni izlediğini, koskoca bir milletin her şekilde seninle birlikte olduğunu hissediyorsun. Bu nedenle elinden gelen en iyisini yapmaya çalışıyorsun. Bu durum anlatılmaz bir motivasyon. Az evvel de söylediğim gibi en büyük hayalim ve amacım, ileride Türkiye Kadın Voleybol A Milli Takım forması ile aynı şekilde bu duyguları yaşayabilmek. Ve size bunu yapacağıma söz veriyorum.

Liza kendisinden büyük, küçük voleybol aşığı herkesle ilgileniyor. Cana yakınlığı, samimiyeti bu güzel ve yetenekli kızımızın en güzel özelliği. Maçlardan sonra yanına gelen, konuşmak isteyen büyük küçük herkesle ilgileniyor. Her isteyenle konuşuyor, fotoğraf çektiriyor. Bu özelliği sevgili Liza’nın her ortamda çok sevilmesine sebep oluyor. Ben de kendisi ile tanıştığım ve bu yazıyı yazmama vesile olduğu için çok mutluyum. Buradan kendisine sevgilerimi ve başarı dileklerimi gönderiyor, sevgili Alesya ve Burak Canbolat’a da böyle bir evlada sahip oldukları için çok şanslı olduklarını belirtmek istiyorum.

Şu an Havran Belediyespor forması giyen, bir “CEVHER” olan ve uzman eller, hocalar sayesinde bir “MÜCEVHER” e dönüşmek üzere olan sevgili Liza Safronova’ya nefes aldıkça takipçisi olacağımı iletiyor ve bundan sonraki spor yaşantısında başarılar diliyorum.

İlkay ÇİVİCİOĞLU 

(Türkiye Voleybol Sevenler Derneği Başkan Yardımcısı) 

Kaynak : İlkay Çivicioglu

YORUM YAP

rmn 29 Mart 2024 / 09:58 Yanıtla

başarılar.

İlkay Çivicioglu TÜM YAZILARI