KURULTAYLAR PARTİSİ (1)
Deniz Baykal’ın koltuk hırsı yüzünden SHP Genel Başkanı Erdal İnönü ile girdiği arka arkaya üç kurultay kamuoyunda oldukça olumsuz etki yarattı…
Kurultay kötü bir şey mi?
Değil elbet…
Birisini genel başkan yapmak için, üstelik art arda yapılırsa, kamuoyu bunu “koltuk hırsı” olarak görür, partiye zarar verir…
Baykal siyasetin içinden gelmediği için Erdal beye genel başkanlığı münasip görmezdi.
Kendi aralarında Erdal beye “Hardal Paşa” derlerdi.
Oysa 12 Eylül paşalarına karşı nasıl direndiğini Baykalcılar da biliyor ama görmezden geliyorlardı…
Biraz geriye gidelim…
1980 darbesini yapanlar bütün partileri kapatmış, parti liderlerine ve bazı parti yöneticilerine siyaset yasağı getirmişlerdi…
Darbecilerin getirdiği siyaset yasağı Avrupa Birliği’nce kabul görmüyordu.
AB üyesi ülkelerin liderleri “Hak ve özgürlükler geri verilmeden Türkiye’nin üyelik başvurusunun askıdan inmeyeceğini” söylüyorlardı…
Başbakan Turgut Özal, Neo liberal sistemin Türkiye ayağıydı ve AB’ye girmeyi çok istiyordu. 1987’de yasakların kaldırılması için referandum kararı aldı…
Sonuç çok ilginçti.
Türkiye tam ortadan ikiye bölünmüş, milimetrik bir farkla siyasi yasaklar kalksın diyenler kazanmıştı…
Bundan sonrasında ne oldu?
Yasağı kalkan Baykal yakın arkadaşlarıyla birlikte Erdal beyden randevu alır.
Altan Öymen sanıyorum “Değişim Yılları” adlı kitabında olayı şöyle anlatır:
“Baykal kendinden emin bir tavırla ‘sayın genel başkan bir grup arkadaşımla partiye gelmek istiyoruz’ der.
Erdal İnönü Baykal’ın üslubundan ve tavrından ne demek istediğini anlamıştır..
‘Tabi tek tek partimize gelebilirsiniz.’
(Bu dönemin ayrıntılarını “ENGELLER ve DEMOKRASİ” Kitabımda anlattım…)