İNSAFA GELİN, ÇOCUKTAN GELİN OLMAZ !

Yayınlanma Tarihi :
İNSAFA GELİN, ÇOCUKTAN GELİN OLMAZ !

Balıkesir Kadın Platformu Alihikmetpaşa Meydanı’nda basın açıklaması ile çocuk istismarına tepki gösterdi. Kadınlar, “İnsafa gelin, çocuktan gelin olmaz”, “Tecavüz suçtur aklanamaz” mesajını verdi. 

Balıkesir Kadın Platformu dün Alihikmetpaşa Meydanı’nda gerçekleştirdiği basın açıklaması ile çocuk istismarına dikkat çekti.  Kadınlar, “İnsafa gelin, çocuktan gelin olmaz“, “Tecavüz suçtur aklanamaz”, “Çocuktan gelin olmaz, öğrenci olur”, “Çocuk bedenime dokunma” yazılı pankartlar taşıdı.

İstanbul’da Hiranur Vakfı’nın Başkanı Yusuf Ziya Gümüşel’in kızını altı yaşında evlendirdiğine ilişkin iddianın ülkemizde büyük infiale neden olduğunu anımsatan Balıkesir Kadın Platformu Sözcüsü Ayşe Pınar Yahşi, “Bizler tarikatlarda, vakıflarda ve cemaatlerde gündeme gelen hiçbir istismar skandalında susmadık. Susmayacağız. Laiklik yoksa kaçınılmaz olarak demokrasi, eşitlik, özgürlükler ve hak, hukuk da yok demektir. Biz kadınlar çocuklarımız ve kendi haklarımız için laik demokratik cumhuriyet değerlerini savunmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Çocuklarımızın üzerinde her gün biraz daha artan gerici baskıya asla izin vermeyeceğiz.” dedi.

Balıkesir Kadın Platformu Sözcüsü Ayşe Pınar Yahşi’nin açıklaması şöyle:

İstanbul’da Hiranur Vakfı’nın Başkanı Yusuf Ziya Gümüşel’in kızını altı yaşında evlendirdiğine ilişkin iddia ülkemizde büyük  infiale  neden oldu. Olay  yargının  gündeminde,  iddianameye göre, müşteki H.K.G. 30 Kasım 2020’de savcılığa başvurdu ve başına gelenleri anlatarak şikâyetçi oldu. Anlattıklarına delil olarak ses kaydı ve fotoğraflar sundu.

Günlerdir yaşananları büyük bir öfke, utanç ve üzüntü ile izliyoruz.

Devlet çocukları her türlü istismardan, kötü muameleden, cinsel davranışlardan korumak ile yükümlüdür.  Bugün karşımıza çıkan bu olayda, daha önce yaşanan çocuklara yönelik taciz, tecavüz olaylarında olduğu gibi  ‘’çocuğun üstün yararı’’ ilkesinin etkin ve adil bir şekilde yürütülmediğini görülmektedir.

Çocuklar bugünümüz ve geleceğimizdir. AKP zihniyeti bugünümüzü ve geleceğimizi karanlığa gömmek istiyor. Bu nedenle İstismar vakalarının önünü açan politikalarını ilmek ilmek ördü.

CHP VE İYİ PARTİ’DEN DESTEK: Balıkesir Kadın Platformu’nun basın açıklamasına CHP ve İYİ Parti il ve ilçe yöneticileri de katılıp destek verdi.

Şimdi bu tabloya adım adım nasıl geldik bir bakalım ve kronolojik olarak sıralayalım:

-2004 yılında yeni TCK hazırlanırken, kaldırılması için kadınların mücadele ettiği maddelerden biri  “tecavüz mağduru ile evlenmesi durumunda failin cezasız kalması”ydı. Bu madde kaldırıldı.

– 2009  temmuzunda Milli Eğitim Bakanlığı yönetmelik değişikliğiyle lise ve ortaokul öğrencilerinin nişanlanmasını serbest bıraktı.

 – 2012 yılında getirilen 4+4+4 sistemiyle örgün eğitimdeki kız çocuklarının sayısında ciddi düşüş yaşandı. İlk dört yıldan sonra kız çocuklarının okuldan alınmasının ve öğrenimlerine “açık öğretim” şeklinde devam etmelerinin önü açıldı. Örgün eğitim fiili olarak zorunlu olmaktan çıkarıldığı için kız çocukları okullardan alınıp din eğitimi adı altında çeşitli kurumlara gönderildi.

-Nisan 2012’de MEB, dini eğitim veren, yurt ve pansiyon açan kurumların denetiminden sorumlu olmaktan çıkarıldı, bu görev Diyanet’e verildi.

– 2013’te dini vakıf ve cemaatlerin açtığı kurs, yurt ve okullarda istismarlar ve sorunlar gündemdeyken, TCK’de yapılan bir değişiklikle kanuna aykırı eğitim kurumu açmak ve işletmek tamamen suç olmaktan çıkarıldı.

– 2013’ün eylül ayında evli öğrencilerin açık öğretim lisesine yönlendirilmesi düzenlemesiyle lise çağlarında evliliğin önü açıldı.

– 2015’in mayıs ayında Anayasa Mahkemesi, resmi nikah kıymadan dini nikah kıyan imam ve çiftlere ceza verilmesini öngören TCK maddesinin kaldırılmasına karar verdi. Bu hamle, “Çocuk yaşta evliliklerin ve çok eşliliğin önünü açan karar” olarak tarihe geçti.

– Kasım 2015’te Anayasa Mahkemesi yine bir yasa iptaliyle çocukların cinsel ilişkiye rıza yaşının 15’ten 12’ye indirilmesinin önünü açtı. Mahkemenin iptal gerekçelerinden biri “fiilden sonra mağdurun yaşının ikmali ile fiili birlikteliğin resmi evliliğe dönüşmesi ihtimali” idi. Yani “evlilik ihtimali” değerlendirilerek aslında bir cezasızlık öngörülmüştü.

– 2016 yılının mayıs ayında Mecliste kurulan Boşanmaların Önlenmesi Komisyonu, hazırladığı raporla, çocuk istismarcısının tecavüz ettiği çocukla 5 yıl boyunca “sorunsuz” ve “başarılı” bir evlilik sürdürmesi halinde denetimli serbestlikten yararlanmasını öneriyordu.  

– Temmuz 2016’da Anayasa Mahkemesi, çocuklara yönelik cinsel istismar suçunu düzenleyen TCK’nin 103. maddesindeki “15 yaşını tamamlamamış her çocuğa karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranışın cinsel istismar sayılacağına” ilişkin hükmü iptal etti. Bu iptale kadar, TCK’nin çocuk istismarını düzenleyen 103. maddesine göre, “15 yaşını tamamlamamış her çocuğa karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış”, cinsel istismar sayılıyordu.

– 2017’de yapılan bir yönetmelik değişikliğiyle çocuk istismarlarını en çok açığa çıkaran meslek grubu olan rehberlik öğretmenlerinin görev tanımı değiştirildi.

 – Aynı günlerde Çocuk İstismarıyla Mücadele Derneğinin çocuklara istismardan nasıl korunacaklarını anlatan broşürü yasaklandı, aynı derneğin cezaevindeki çocuk istismarına ilişkin raporunu açıklaması da OHAL gerekçesiyle yasaklandı.

– Müftülüklere resmi nikah kıyma yetkisi veren düzenleme tüm toplumsal tepkilere rağmen Aralık 2017’de Mecliste onaylanarak yürürlüğe girdi. Böylece din adamları aile hukukuna karışabilecek özneler haline getirildi. Toplumsal yaşamın ve aile yaşamının temel kurallarını içeren Medeni Hukuk “dini hassasiyetler” adına delindi.

 – 2020’ de Sağlık Bakanlığı ve Adalet Bakanlığının, çocuk istismarlarının açığa çıkarılmasında önemli dayanaklardan biri olan “Sağlık çalışanlarının bildirim yükümlülüğünü” ortadan kaldırmak için çalıştılar.

-2021 de 4. Yargı paketi kabul edildi, bu pakette çocuğun cinsel istismarında  “somut delil” aranması şartı davalarda cezasızlığın önünü açtı.

Yasayla, küçük çocuklara yönelik tecavüz suçunun cezasının artırıldığı öne sürülse de 12 yaş kademelendirmesiyle “cinsel ilişkiye rıza yaşı” 12’ye düşürüldü. Bunun sonucu olarak kız çocuklarının zorla ve erken yaşta evlendirilmelerinin yasal yolu açıldı.

İstanbul Sözleşmesi’nin ardından yeni hedef, çocukları istismardan koruyan Lanzarote Sözleşmesi oldu. Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”, yani Lanzarote Sözleşmesi de hedef gösterildi.

Lanzarote Sözleşmesi, 2011 yılında Türkiye’de yürürlüğe girdi. Bu sözleşme, çocuklara karşı cinsel suçların önlenmesi, faillerin kovuşturulması ve çocuk mağdurların korunmasını öngörüyor. Çocukların şiddetten ve istismardan uzak yaşayabilmesi için etkin uygulanması önemli bir sözleşme olan Lanzarote Sözleşmesi, ilk kez cinsel istismar suçunu tanımlayan ve cinsel istismarı suç sayan ilk uluslararası sözleşme. Böylece taraf devletlere çocukların korunması yükümlülüğü uluslararası alanda da verilmiş oldu. Bu nedenle en az İstanbul Sözleşmesi kadar önemli.

21’nci yüzyılda dahi ülkemizde milyonlarca çocuk yasal haklarından mahrum bırakılıyor. Yasal olarak çocuk evliliklerini meşru kılmak için her fırsatta adım atmaya çalışan AKP iktidarı, muhalefetin ve kadın örgütlerinin direnişi nedeniyle bu sapkın kanunu yasallaştıramıyor. Ama kendisine yakın çevrelerde yaşanan istismarların üzerini örtüyor. Çocukların istismarcıları tarafından her gün istismar edilmesine göz yumuyor. Çocuk istismarında dünyada 3’ncü sırada olmanın utancı hepimize yeter!

Toplumu, tarikat ve cemaatlere mahkûm ederek, imam hatipleri yaygınlaştırarak, bilimsel düşünceye saldırarak teslim almaya çalışırken dinselleşmeyle çocuklar ve kadınlar üzerinde baskı kurmaya çalışıyor.

Çocuk istismarını meşrulaştırmaya çalışan, LAİK  ve demokratik bir ülke olduğumuz gerçeğini yok saymaya çalışan zihniyetin karşısında dimdik durduk, duracağız!

Bizler Tarikatlarda, vakıflarda ve cemaatlerde gündeme gelen hiçbir istismar skandalında susmadık! Susmayacağız!

Laiklik yoksa kaçınılmaz olarak demokrasi, eşitlik, özgürlükler ve hak-hukuk da yok demektir. Biz kadınlar çocuklarımız ve kendi haklarımız için laik demokratik cumhuriyet değerlerini savunmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.

Çocuklarımızın  üzerinde her gün biraz daha artan bu gerici baskıya asla izin vermeyeceğiz.

Çocuk İstismarı Suçtur!

 

YORUM YAP