HER ŞEY ZAMANINDA, MEVSİMİNDE VE YERİNDE GÜZEL

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi :
HER ŞEY ZAMANINDA, MEVSİMİNDE VE YERİNDE GÜZEL

Gerçekten de öyle değil midir, kiraz dalında kızardığında, dut dalında olgunlaştığında, ayva sarardığında, nar kızardığında , domates dalında kızardığında, kavun ve  karpuz tarlada olgunlaştığında güzeldir, işte o zaman koparıp da yemek ve tüketmek isteriz ki tadı damağımızda kalsın.

Tüm bu saydıklarımın günü ve zamanı geçtiğinde dönüştüğü hali hatırlamak istemeyiz; çürümüş, buruşmuş, pörsümüş, bayatlamış, bozulmuş, yumuşamış, içi geçmiş, günü geçmiş… vb. olurlar. Bu da arzu edilmeyen, zevk alamadığımız ve ağzımızın tadının bozulduğu an ve zamanları yaşatır. Keza , ham ve henüz olgunlaşmamış olanlar da ağzımıza tat vermezler.

– Gönül istemez mi mevsiminde; dalından dut, kiraz, elma, erik, kayısı, şeftali, üzüm , incir, kızılcık, çilek ve böğürtlen … toplayıp yemeği…

– Gönül istemez mi; tarladan kavun ve karpuzu koparıp da yemeği, koçanından mısır koparmayı, bir demet taze nohut yolmayı…Gönül istemez mi ; bahçesinden domates, biber, salatalık toplayıp oracıkta yemeği…Gönül istemez mi, nanenin, reyhanın, maydanozun, dere otunun, rokanın ve tere otunun kokusunu bizzat yolup, koparırken hissetmeyi..

– Gönül istemez mi; çiğdem, kuzu kulağı, gelincik çiçeği, papatya, kır lalesi ve tombak toplamayı, kırlardan kekik toplamayı…Gönül istemez mi; dalından, gül, karanfil, lale ve sümbül ile hanımeli, yasemin, nergis, fesleğen koparıp koklamayı, derleyip – demet yapıp sevgiliye armağan etmeyi veya bir vazo içinde sergilemeyi…

– Gönül istemez mi; baharda çayır ve çimenlerin üzerinde sırt üstü yatıp yuvarlanmayı, rüzgarda uçurtma uçurmayı, papatyadan fal tutmayı, kır çiçeklerinden sevgilinin başına taç yapmayı…Gönül istemez mi; kışın karda yürüyüp iz bırakmayı ve karda yuvarlanmayı, kar topu yapıp al sana diye sevgiliye atmayı, birlikte kardan adam yapmayı…

– Gönül istemez mi; baharda ilk önce çiçek açan erik, badem, kayısı ve erguvanları, akasyaları, laleleri, onların üzerine konup daldan dala uçan arı ve kelebekleri, uğur böceklerini görüp hayran hayran izlemeyi… Gönül istemez mi; güneşin ve ayın doğuşunu seyretmeyi, güneşin batışında grubun rengini seyretmeyi, geceleri sahilde yakamozu seyrederken, mehtabı ve yıldızları seyredip gökyüzünü  izlemeyi… , rüzgarda dağılan saçlar, nisan yağmurunda ıslanan başlar ve sırılsıklam aşklar bir kere daha doğsun istemez mi…Gönül istemez mi; akran ve arkadaşlarımız ile birlikte gülüp eğlenmeyi, kamp ateşi etrafında eğlenirken, bir sonraki yazın ve tatilin gelişini…

* Elbette ister, çok büyük bir keyif verir insana bunları yaşamak, insanı doğaya ve hayata bağlar, güzel yurdumuzun tertemiz havasını teneffüs etmek isteriz. Ama tüm bu sayılan, arzulanan ve dört gözle beklenen iş, eylem ve faaliyetlerin bir mevsimi, zamanı ve mekanı vardır. Her şey yerinde, mevsiminde ve zamanında güzeldir.

* Kitap okumak da öyle, lise yıllarında iken okunacak güzel eserler vardır, Çalıkuşu, Eylül, Kaşağı, Şeker Portakalı, Yüzüklerin Efendisi, Han Duvarları… daha sonraki yıllara kalırsa bu güzel eserlerin okunması insana  pek zevk vermez. Evlenince, çoluk çocuk doğunca, dünya telaşesi başlar…vb. , günlük mesai, meşakkatli iş ve faaliyetlerden dolayı okumak insana biraz zor gelir ve pek zaman da bulamaz. Öyle ya, kitapların bile okunma zamanı ve yaşı vardır, Yılanların Öcü, Susuz  Yaz, İnce Memed, Bereketli Topraklar Üzerinde, Devlet Ana, Anna Karenina, Suç ve Ceza, Beyaz Zambaklar Ülkesinde…vb.

* Dedim ya, her şey zamanında ve mevsiminde yaşanırsa ve tadılırsa zevk verir insana. Hem pek işe yaramaz bayramdan sonra gelen kına, geçti Bor’un pazarı sür eşeği Niğde’ye. Hadi kızım oynayıver diyemezsin ne anaya, ne de nineye, artık o yaşlandı gençlik gitti zevk almaz ki o eskidendi. Hadi bakalım, çocuklar çıkın sokakta oynayın diyemiyoruz çocuklara ve torunlarımıza, tableti veya bilgisayarı bırak dersine çalış, ödevlerini yap … çocuklar gürültü etmeyin ben kitap okuyorum… gibi ikazlar pek işe yaramıyor.

* Zaman ve mevsimlerle beraber arzu edilenlerin yeri ve mekanı da ayrı bir zevkin tadılmasına imkan sağlar. Nasıl mı, örneğin; Kayalar köyüne gidip tarhana çorbası yerine işkembe çorbası istenmez, baklava veya sarili tatlısı dururken , ah bir künefe olsa da yesek  denmez, ekmek aşı, erişte ve hamur aşı, mısır höşmerimi dururken, ana ne olur Kayseri mantısı yapalım denmez, hadi karlı buzlu yapalım, hadi basma helva yapalım, hadi yuka böreği, peksemet ve seferberlik çöreği yapalım, hadi kus kus veya gün hamuru pişirelim denir. Ooo, keklik yahnisi mi var, yoksa tavşan pilavı mı var denir ve yenir.Hiç bir şey yoksa bulgur aşına kaşık çalınır, peynir ekmek, soğan ekmek ile bile yetinilir. Yayık ayranı veya kızılcık hoşafı varsa içilir, manda yoğurdu yenir, tereyağı varsa hemen ekmeğe sürülür ve yenir.Ayıp falan olmaz daha yok mu, daha yok mu denebilir çünkü, Kayalar’ da yemek yiyen misafir hane halkı tarafından çok sevilir.

* Başka başka diyar ve memleketlerden Balıkesir’e gelip de, hadi bir lahmacun yiyelim, Karadeniz pidesi yiyelim, künefe ve içli köfte yiyelim denmez. Bunun yerine, lokma dökelim, pide yiyelim, tirit yiyelim , keşkek yiyelim, höşmerim yiyelim, Balıkesir kuzusu çevirelim, Balıkesir köftesi yiyelim, Susurluk’ta ayran içelim denir. Elli çeşit peynir üretilen Balıkesir’de İvrindi, Koca Avşar ve Manyas peyniri dururken Kars kaşarı istenmeyeceği gibi, en halis zeytin ve zeytin yağının kaynağında ay çiçek yağı yok mu falan diye soru sorulmaz.

* Sözün özü: Her şey zamanında, mevsiminde ve yerinde güzeldir, yeter ki sağlıklı ve güzel günlerde, ağzımızın tadı bozulmadan hayattan zevk alarak yaşayalım. Sevdiğimiz, görmeyi, bulunmayı ve ziyaret etmeyi düşündüğümüz yer ve diyarların nimetlerinden de yiyebilelim ve tüm nimetlerin tadına ağız tadımızla bakabilelim, işte  hayat o zaman yaşamaya değer… sağlıklı güzel günler dilerim…

 

Mübarek kurban bayramınızı kutlar, sağlık içinde nice güzel bayramlar geçirmenizi dilerim.

9 TEMMUZ 2022  Muharrem KAYNAK   

Bir de şiir …

YAZ GELSİN DİYE

Bahara geç dedim yaz gelsin diye

Yaz geldi geçiyor kavuşamadık

Yaz gelsin diye sen söylemedin mi?

Yaz gelsin diye sen söylemedin mi?

 

Unuttun sevgilim kış günlerini

Güneşi birlikte özlemedik mi?

Yaz gelsin diye sen söylemedin mi?

Yaz gelsin diye sen söylemedin mi?

 

Hasrettik ikimiz yakan güneşe

Koynuna girdiğim ilk gün ilk gece

Yaz gelsin diye sen söylemedin mi?

Yaz gelsin diye sen söylemedin mi?

 

Sarardı yapraklar sonbahar geldi

Mevsimler devrildi aylar tükendi

Yaz gelsin diye sen söylemedin mi?

Yaz gelsin diye sen söylemedin mi?

 

Hasretin ok oldu bağrımı deldi

Dermanım kalmadı sabrım tükendi

Bir tanem koca  kış geriye geldi

Yaz gelsin diye sen söylemedin mi?

 

9 TEMMUZ 2022   Muharrem KAYNAK   

YORUM YAP