Yayınlanma Tarihi :

HACIARSLANLAR’IN YÜREĞİ SEVGİ DOLU KADINLARI (2)

HACIARSLANLAR’IN YÜREĞİ SEVGİ DOLU KADINLARI (2)

Sevgili okurlarım, bu yazımda sizlere bir önceki yazımdan yarım kalan, Hacıarslanlar Köyü’nde geçirdiğim günü anlatmaya devam edeceğim. En son Fatma ebeden dinlediğim bazı Türkmen geleneklerini aktarmıştım. Şimdi ise, konuk olduğum bir başka evden kısaca bahsedeceğim.

Burada yaşadığım en özel an; içeri girer girmez Atatürk’ün, manevi kızlarından biri olan Nebile Hanım ile O’nun düğün töreni esnasında dans ederken çekilen fotoğrafı görmemdi. Böylesine önemli bir fotoğrafı evinin başköşesinde bulunduran, cumhuriyet kadınını yürekten kutluyorum. Orada bulunan diğer kadınlarımız da Cumhuriyet sayesinde elde ettikleri hakların değerini biliyor.

Ve onlar hep bir ağızdan diyor ki: “Haklarımızdan asla vazgeçmeyiz.”

Her birine göstermiş oldukları ilgiden dolayı ayrı ayrı teşekkürlerimi ve sevgilerimi sunuyorum.

Yazımın son kısmında ise, Hacıarslanlar Köyü’nün sevilen ve sayılan sakinlerinden biri olan Bahar ebeye yer vermek istiyorum. Bahar ebeyi, muhteşem dağ manzarasına sahip evinde ziyaret ettim. Beni bahçedeki mor salkımlar karşıladı. Diğer bahar çiçekleri de bahçeye ayrı bir güzellik katmış. Saygıdeğer büyüğümüz, adı ile adeta bütünleşmiş. Zaten Bahar ebeyi tanıyan herkes, ne kadar hayat dolu biri olduğunu bilir. Kendisine sağlıklı, uzun ömürler diliyorum.

Bahar ebeyi dinlerken doğaya olan sevgisine hayran kaldım. Bahar ebe, çocukluğunda tarladan eve dönerken yol üzerinde gördüğü bütün çiçeklerin tohumlarını toplarmış. Topladığı bu tohumları, evlerinin bulunduğu sokağa ve bahçelerine ekermiş. Zamanı gelip çiçekler açınca, babası gülerek ‘’Kesin bu, Bahar’ın işidir.’’ dermiş. Bahar ebe, bugün de eşi ile birlikte çocukluğunu geçirdiği evde oturuyor. Belki de bahçesindeki her çiçeğe kendi çocuğuymuş gibi ilgi göstermesi bundandır.

Bir dağ köyünde büyümüş olan Bahar ebe, hayvanları da çok seviyor. Kazdağları’nda yetişen otların hepsinin adını ve hangi hastalıklara iyi geldiğini herkesten iyi biliyor. O’nunla cennetten bir köşe olan bahçesinde biraz daha sohbet ettik. Ardından Hacıarslanlar Köyü’müzde uzun yıllardır faaliyet gösteren Göçebe El Sanatları Atölyesi’ne gittik.

Değerli sanatçımız Mehmet Ali Tuzlu, tezgâhının başındaydı. Kendisine kolaylıklar diledik. El emeği olan ahşap ürünlerinden bazılarını gördük. Ve çok beğendik. Kendisiyle bir süre sohbet ettik. Daha sonra ustamız, büyük halası olan Bahar ebeye bir çift takunya hediye etti.

Sevgili okurlarım, Bahar ebenin o anki mutluluğunu anlatacak bir kelime bulamıyorum. Kendisi resmen havalara uçtu. Bir daha da göklerden yere hiç inmedi. Sanki Bahar ebe, çocukluğuna geri döndü. Sanki ayağında o yıllarda giydiği takunyası vardı. O an, bir insanı böylesine mutlu etmek, her sanatçıya nasip olmaz diye düşündüm. Bunu başaran Mehmet Ali beyin önünde saygıyla eğiliyorum.

Sevgili okurlarım, dedesinin mesleğini sürdüren Tuzlu ile köy halkı gurur duyuyor. Nasıl duymasınlar ki… Göçebe El Sanatları, dört bin yıllık kadim bir geçmişe sahip olan tahtacılık mesleğinin Kazdağları’ndaki başarılı temsilcisidir. Ormanın ruhundan anlayan bir usta olarak harikalar yaratıyor. Adını da bütün dünyaya duyurmaya devam ediyor. Mehmet Ali beyin sanatı, başlı başına bir yazı konusudur. Çok daha doğrusu bir yazıya da sığmaz. O nedenle, sizleri kendisiyle tanışmanız için Hacıarslanlar Köyü’müze davet ediyorum. Henüz görmediyseniz, Göçebe El Sanatları Atölyesi’ne mutlaka uğrayın. (İlgilenenler için sanatçımızın instagram hesabı: https://www.instagram.com/gocebe.elsanatlari/?igshid=YmMyMTA2M2Y= )

Bahar ebe, evine yeni takunyası ile döndü. Kim bilir, yolda neler düşündü. Çocukluğundan günümüze geri dönmediği yüzündeki gülümseyişinden belliydi. Hayatım boyunca unutmayacağım bu özel günün ardından, köyümüze ve birbirinden güzel insanlarına veda etmek daha da zorlaştı.

Doğa harikası köyümüzden, ister istemez en kısa zamanda yeniden gelebilmek umuduyla ayrıldım. Sanki artık ben de çocukluğuma dönmüştüm. Ve kendime o çok sevdiğim kozalaklardan bir dünya kurmuştum. İçinde dünyayı güzelleştirecek olan bütün renkler vardı. En çok da umudun rengi olarak bilenen mavi… Bizim maviye olan sevdamız Selanik’te açılan bir çift gözle başladı. Ve BİTMEYECEK! (Son)

Kaynak : balikesir24saat

YORUM YAP