Sevgili Güner Karaca Oskar, nam-ı diğer ‘’Günererkenayvalık’’…
Kendisinin, bir dünya markası olan Ayvalık ile ilgili insanın içini ısıtan, hayatı olduğu gibi yansıtan sosyal medya paylaşımlarını uzun zamandır büyük bir ilgi ve beğeni ile takip ediyorum.
Güner hanımın yıllardır ödün vermediği çizgisini koruması, yani önce insan anlayışı ile var olması takdire şayan bir durum.
Her bir paylaşımda sevgi, saygı dostluk, hoşgörü ve umut gibi değerlerin bizlere çoğalarak ulaşması, bu başarıyı kendiliğinden getiriyor.
Güner hanım ile beş yıl önce tanıştık.
Sanki birbirimize hiç de yabancı değildik.
Kendisinin insana değer vermesi ve her koşulda yardımcı güler yüzlü olması bu bağı hemen örüveriyor.
Aradan geçen süre içinde birçok kez görüştük. Ama uzun uzun sohbet edebilme fırsatımız olmadı.
Buna rağmen kendisi ile aynı dili konuşuyor olmanın mutluluğu ve rahatlığı ile son buluşmamızda yılların acısını çıkarttık. Palabahçe’deki tarihi Şeytan’ın Kahvesi’nde tadına doyamadığım sohbetimizi gerçekleştirdik.
Günümüz dünyasında; insanın samimi bir ortamda gönlünce konuşabilmesi, çok daha doğrusu karşısındaki kişi tarafından anlaşılıyor olduğunu bilmek harika bir armağan.
Sevgili Güner hanıma, bana bu güzel fırsatı sunduğu ve zaman ayırdığı için çok teşekkür ediyorum. Ayvalık için yapmış oldukları içinse ayrıca teşekkür ediyor ve başarılarının devamını diliyorum.
Sevgili okurlarım, kendi yaşamlarımızdan Ayvalık’a ve geleceğe uzanan dostane sohbetimizin tamamını aktarabilmem mümkün değil. Beni anlayış ile karşılayacağınızı düşünüyorum.
Hoşgörünüze sığınarak sizleri; Ayvalık’tan evlerimize konuk olan, bu güzel kentimize değer katan ve yediden yetmişe herkesin kalbine dokunan sevgili Güner hanım ile baş başa bırakıyorum.
Keyifli okumalar…
Ayvalık ve Güner
Hayallerinizden vazgeçmeyin.
Çünkü her şey, zamanında ve yerinde sizi bekliyor.
Ayvalık’a kırk yıldır tatil amaçlı gelirken, yirmi beş sene önce aldığımız küçük bir Rum evi benim Ayvalıklı olmamı sağladı.
Tabii ki ilk günlerde zorlandım. Küçük bir kasaba ve kimseyi tanımıyorum.
Yaz mevsimi kısa. Kışın kimseler yok. ‘’Ben ne yaparım.’’ diye kaygılarım vardı.
İlk yıllarda bir dergide başladım fotoğraf ve köşe yazısı yolculuğuma. Bu yolculuğum daha sonra sosyal medya üzerinden devam etti.
Kendimi tarihi sokaklarında gezerken buldum, sıkılırım dediğim Ayvalık’ta.
Kış günlerine âşık oldum Ayvalık’ın.
Sakin ve huzurlu sokaklarda dost olduğum halk ve esnaf ile sohbet etmekten duyduğum mutluluğu anlatamam.
Günerken Ayvalık
İlk yıllarda çok emek verdim. Ve bu bana insanları kazandırdı.
Ayvalık‘ta yaşayan halkın beni tanıması, alışması ve her etkinliğe özellikle davet etmesi beni bu işe daha çok motive etti.
Bu kısa zaman içinde ödüller aldım.
Artık etkinlik, konserlerde ve meydanda insanların gözü Günerkenayvalık’ı arar oldu.
Ve böylelikle ‘’Günerkenayvalık’’ oldum.
Ayvalık’ın Sevgisini Kazanmak
Benim için en büyük mutluluklardan biridir, Ayvalık’ın tarihi sokaklarını gezmek. Oradaki yaşanmışları düşünmek ve onları hissetmek oldukça güzel bir duygudur.
Mahallemdeki komşularımın, beni görmedikleri zamanlarda merak etmeleri ve benden yardım istemeleri ve beni kendi çocuğu gibi görmeleri çok güzel ve özel bir durum.
Bu duyguyu bana yaşatan ve Ayvalık sayesinde tanıdığım insanlara çok teşekkür ediyorum.
Ne yapacağımı bilmeden yerleştiğim Ayvalık’ta, artık o kadar çok yapacak işim var ki…
Kışın Ayvalık‘tan uzakta olan takipçilerimin yaşadığı sokakların hatta evlerinin fotoğraflarını çekmek, merak ettiği yerleri onlara fotoğraflamak, onları etkinliklerden haberdar etmek ve onların Ayvalık’taki gözü kulağı olmak…
Bütün bu yaptıklarımı, bir iş olarak görmüyorum. Ayvalık’ın nabzını tutmak, hayatımın ta kendisi oldu.
Daha gidecek çok yolumuz, yapacak çok işimiz var sizler ile…
Sevgilerim ile…
Günerkenayvalık