GAZETECİLER CEMİYETİ UĞUR MUMCU VE BASIN ŞEHİTLERİNİ ANDI
Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti (BGC), 1993 yılında Ankara’daki evinin önündeki aracına yerleştirilen bombanın patlatılması sonucu yaşamını yitiren araştırmacı gazeteci-yazar Uğur Mumcu’nun 28. ölüm yıl dönümünde anma mesajı yayımlarken, yine Ocak ayı içinde öldürülen gazetecilerle Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ı da andı.
Baılkesir Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu’nun mesajı şöyle:
“GAZETECİLER İÇİN MATEM AYI”
Ocak ayı gazeteciler için yürek burkan bir aydır. 9 Ocak’ta Metin Göktepe’yi öldürdüler. 11 Ocak’ta Onat Kutlar, bombalı saldırı sonucu katledildi. 19 Ocak’ta Hrant Dink, 31 Ocak’ta Muammer Aksoy vurularak öldürüldü. Ve 24 Ocak 1993’te evinin önünde uğradığı bombalı saldırı sonucu Uğur Mumcu katledildi. Yine 24 Ocak 2001’de Devletimizin şefkatli yüzünü vatandaşlarımıza göstermesiyle gönülleri fetheden dönemin Diyarbakır Emniyet Müdürü A. Gaffar Okkan, bölücü terör örgütünün kalleş saldırısında şehit düştü.
Mumcu başta olmak üzere, Apdi İpekçi, Bedrettin Cömert, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, İlhan Darendelioğlu, Turan Dursun, İsmail Gerçeksöz, Çetin Emeç, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu, Gaffar Okkan, Hrant Dink ve Cihan Hayırsevener gibi çok sayıda gazeteci ve aydının şehit edildiği cinayetleri işletenlerden hâlâ ciddi manada hesap sorulamadı.
Bu isimlerin hiçbiri ülkesine ihanet etmediği gibi, Türkiye’nin tam bağımsızlığı için beyinlerini yordu, kalemleriyle kağıda döktükleri fikirleriyle, gazete sayfalarına aktardıkları belgelerle ülkemiz üzerine oynanan oyunun görülmesi için didindi, çabaladı.
Türkiye’nin aydınlanması, güçlenmesi ve bağımsızlığını istemeyen güç odaklarınca öldürtüldü meslektaşlarımızla bu ülkenin aydınları. Ölüm emirlerini verenleri, tetikleri çekenleri, emperyalist güçlerin piyonlarını bir kez daha lanetliyoruz.
“BİR KALEM SUSAR, YERİNİ BAŞKASI ALIR”
BGC mesajında Uğur Mumcu’nun 21 Mayıs 1976’da yazdığı “Kalem” başlıklı yazısından alıntıya da yer verdi.
İşte Uğur Mumcu’nun o yazısından bir bölüm:
“…Bir kalem susar, yerini bir başkası alır. Bu kalemler tükenmez. Ne, kelepçeler, ne demir kapılar, ne iddianameler ve ne de beş yıldan yirmi yıla uzanan hapis cezaları, bu kalemleri korkutamadı, bundan sonra da korkutamaz.
Kalemler vardır; sömürünün, vurgunun zırhıdır… Kalemler vardır; özgürlüğün ve barışın silahıdır… Kalemler vardır, gençlerin idam kementlerinde kırılır atılırlar… Kalemler vardır; resmi belgelere durmadan imza atar ve kalemler vardır, yılmadan, usanmadan, eğilmeden, bükülmeden yazar…”
Bu ülke için can veren, kan veren tüm aydınlarımızla, kahramanlarımızı saygıyla anıyoruz.”