“GAZETECİLER 61 YIL ÖNCESİNİN HAKLARINI BUGÜN MUMLA ARIYOR”
Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti (BGC), basın çalışanlarının haklarında önemli iyileştirmeler getiren 212 sayılı yasanın yürürlüğe girişinin 61’nci yılı nedeniyle mesaj yayınlarken, “Çalışan gazeteciler 61 yıl öncesinin haklarını bugün mumla arar durumda.” dedi.
Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti’nin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü mesajında şu görüşlere yer verildi:
“Sayısız sorunların beraberinde getirdiği zor koşullar altında bir 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ne daha ulaştık.
Basın sektöründeki yaşanan olumsuz gelişmeler nedeniyle işsizlik tehlikesi her geçen gün artıyor. Çalışma saati, yeri, zamanı belli olmayan gazeteciler alın terinin karşılığını hiçbir şekilde alamıyor, göremiyor.
Meslektaşlarımızın 2008 yılı öncesi 5 yıl olan yıpranma süresi, basın kartı şartına bağlanılarak önce 2,5 yıla indirilmişti. Bu süre haklılık payı olmayan gerekçelerle fiilen 2 yılın altına düşürüldü.
Basın emekçilerinin fiili hizmet zammı eski haline getirilmeli. Basın kartı şartıyla birlikte Basın İş Sözleşmesi ile çalışanlar meslektaşlarımızı da kapsamalı.
Zor şartlarda, 24 saat özveriyle görev yapan basın çalışanları çok daha iyi imkanlarda çalışmayı, daha iyi yaşamayı hak ediyor.
Günümüzde, gazeteciler çalışma ve yaşama koşulları ile mesleki yeteneklerini geliştirme yönüyle 10 Ocak 1961’den daha iyi haklara sahip değil. Çalışan gazeteciler 61 yıl öncesinin haklarını bugün mumla arar durumda.
Bu nedenle meslektaşlarımız açısından bir bayramdan da söz edemeyiz. Hep tekrarladığımız gibi 10 Ocak’lar ve 24 Temmuz’lar bizim için bayram günü değil, dayanışma günleridir.
“SOSYAL MEDYA İLE GAZETECİLİK FARKLI ŞEYLERDİR”
Kabul etmeliyiz ki, medyamızın bağışıklık sistemi çökmüş durumdadır. Bunun iç ve dış kaynaklı sayabileceğimiz bir çok nedeni vardır.
Günümüzde hemen herkes, sosyal paylaşım ağlarındaki itibar suikastlarının faturasını gazeteciliğe keserek; “ahlaklı gazetecilik”, “sorumlu gazetecilik”ten dem vurmaktadır.
Şu bilinmeli ki,
Sosyal medya kullanıcısı olmakla, gazetecilik çok farklı şeylerdir.
İki mecra yan yana getirilerek “gazeteci” tanımlaması yapmak her yönüyle çok tehlikelidir.
Sosyal medyadaki bilgi kirliliğiyle mücadele ve itibar suikastlarına karşı tek çare, kamu yayıncılığını güçlendirmektir. Kamu yayıncısı kuruluşların gerçek sahibi halktır, millettir.
GAZETECİLİK MESLEK YASASI OLMAZSA OLMAZ
Bu yüzden, güzelle çirkinin edilmesine imkan sağlayacak basın meslek yasası diye her platformda haykırıyoruz.İlkeli yayıncılığı en çok isteyen gerçek gazetecilerdir.
Zeminini hazırlaması, yasal düzenlemeyi yapması gerekenler ise, bugünkü manzaradan şikâyet edenlerdir.
Türk basını, gazetecilik mesleğini kimlerin yapabileceğini düzenleyen ‘Gazetecilik Meslek Yasası’na ihtiyaç duymaktadır.
Dijital mecralardaki yayıncılığı da içerisine alan Basın Meslek Yasası ivedilikle çıkarılarak çalışan gazeteciyle şarlatanlar ayırt edilmeli.
Bu vesileyle, meslektaşlarımızın “Gazeteciler Dayanışma Günü”nü kutlar, basın bayramını gerçek anlamıyla kutlayabileceğimiz günlere ise, örgütlü mücadele sonucu ulaşılabileceğini hatırlatmak istiyoruz.
Unutmayın, gazeteciyi ancak gazeteciler koruyabilir!
10 OCAK 1961’DE NE OLMUŞTU?
61 yıl önce 4 Ocak 1961 yılında kabul edilen 212 yasa ile gazetecilere önemli haklar sağladı. Basın çalışanlarının çalışma koşullarını iyileştiren ve sosyal haklarını güvence altına alan bu yasaya karşı çıkan gazete sahipleri, 3 gün boyunca gazete çıkarmama kararı aldı.
Gazete çalışanları bu gelişme karşısında 10 Ocak 1961’de Valiliğe kadar yürüdü.
Ardından toplumu habersiz bırakmamak için 3 gün boyunca “Basın” adıyla gazete çıkardı. İlk sayısı “Daima halkın hizmetindeyiz” manşetiyle çıkan Basın gazetesi, günlük 100 binlik tirajı geçince gazete sahipleri yasayı kabul etmek zorunda kaldı.
10 Ocak, bu tarihten sonra Çalışan Gazeteciler Bayramı olarak kutlandı.
12 Mart 1971 askeri müdahalesinden sonra çalışanların hakları ve basın özgürlüğüne getirilen kısıtlamalara tepki olarak 10 Ocak tarihi, “Bayram” olmaktan çıkarıldı ve “Çalışan Gazeteciler Günü” olarak anılmaya başlandı.
Gazeteciler kazanılmış haklarının neredeyse tamamını ihtilal dönemlerinde kaybetti.