Yayınlanma Tarihi :

ENES KARA’NIN ACI VEDASI

ENES KARA’NIN ACI VEDASI

Anneler ve babalar..
Enes Kara’nın yaşamına son vermeden önce yazdıklarını dikkatlice ve kendi evladınızın vedası gibi okuyun..
VEDA yazısı ..
“Ya nerden başlasam bilemiyorum şöyle diyim tıp okuyorum ve notlarım berbat bir durumda elimden geldiğince çalışıyorum ama olmuyor(ki çalışmak için pek de vaktim olmuyor, ilerde anlatacağım) sınıfı geçemeyeceğim bu gidişle.

Hadi daha kolay bir üniye geçtim, mezun olunca TUS var köpek gibi çalışman gerekiyor, hadi ona da çalıştım sonra asistan oluyorsun ve mobbinge maruz kalıyorsun, uzun sürelerde sıkça nöbet tutuyorsun, psikolojik-fiziksel şiddete maruz kalabiliyorsun daha da uzar kısacası insancıl şartlarda çalışamıyorsun, gençliğini çürütmenin, emeklerinin karşılığını alamıyorsun ve sorunlar uzman olunca da bitmiyor bitse bile hayatımın önümdeki 10 yılına tekabül ediyor bu süre, aldığın maaş da 8 k falan hadi 10 olsun yoksulluk sınırını bile geçemiyor.

Tıp okuyan konuştuğum herkesin hedefi yurt dışına gitmek zaten internette azcık araştırırsan az buçuk anlarsın doktorların durumunu. Bunlara ek olarak dersleri anlamıyorum, ilgim alakam falan da yok tıpa karşı. Başka bölüme geçsem başta işsizlik ve düşük maaş olmak üzere bir sürü başka sorun, devlette çalışmak istesen torpilin yoksa mülakatta eliyorlar falan falan.

Düzgün bir iş falan bulsan bile ülkenin ekonomik durumu ortada, herhangi bir gelişmiş ülkede ortalama bir insandan çok daha fakir olacaksın. Köle gibi çalıştırıp kıt kanaat geçinip buna “hayat” diyeceksin. Ha paraya düşkün bir değilim ama çabalarının karşılığını Türkiye’nin süper güç olduğunu, geçmişin çok daha kötü olduğunu söyleyip duran aptal insanlar ( çevrende böyle düşünen biri varsa kusura bakma ama benim ailemin tamamı böyle) oldukça asla alamayacaksın. Sen de bunları biliyorsun, anladığım kadarıyla benzer bir durumdasın, gelecek kaygısını sürekli yaşıyorsun zaten Türkiye’de hiçbir genç geleceğe umutla bakamıyor ve ülkenin en büyük sorunlarından bu zaten.

Bu ilk sorundu bir de ailem var. Ben yaklaşık 11. sınıftan beri Müslüman değilim, ailemse tam tersi Türkiye’deki en yobaz ailelerden biri. En basitinden dayım 10 yıllık sevgilisi ile sırf saçı açık diye evlenememişti.

Şu an onların zoruyla cemaat yurdunda kalıyorum kalıyorum. Lisede ve ortaokulda yine böyle medreselere sıkça geliyordum, bazı tatillerde yatılı kalıyordum. O zamanlar da istemiyordum ama ailem zorluyordu ve haftada 1-2 gün geliyordum,  ya da yılda 1-2 hafta yatılı kalıyordum çok da zor değildi bir de en fazla üniversiteye kadar gelirim zaten diye düşünüyordum.

Burda vakit namazları zorunlu. Cemaat şeklinde kılıyoruz, namazdan sonra ders var vs. 30 dk sürüyor yaklaşık her vakit, günlük 1 saat burda olan kitaplardan okuman zorunlu, haftanın 3 günü cemaat dersine katılman zorunlu yemekleri yine öğrenciler yapıyor, haftanın 1 günü temizliği yine biz yapıyoruz.

Sabah namazıyla uyanıyorum, okula gidiyorum geliyorum, akşam namazı, yemek, okuma, yatsı namazı, cemaat dersi sonra saat 10 zaten ertesi gün tekrar 06.30 gibi tekrar namaza uyanıyorum. Pazartesileri böyle , diğer günler de cemaat dersi yok bir tek 8’de serbest oluyorum, hafta sonu da benzer yine 3 saat gibi bir şey kalıyor ve kalan zamanda adam akıllı ders de çalışamıyorum çünkü psikolojik olarak yorgun oluyorum.

Bu 2 sorunu ayrı ayrı düşününce aslında katlanamayacak şeyler değil ama bunları birleştirince tüm yaşama sevincimi alıyor, özgür hissetmiyorum kendimi, 24 saatten kendime ayırabildiğim 3 saat falan.

Buna ek olarak dönem sonlarında okuma programı oluyor. 1 hafta boyunca sabahtan akşama kadar burdaki kitaplardan okuyorsun telefonuna falan da el koyuyorlar. Düşünsene bir dönem buna katlanıyorsun sonra ara tatil diye seviniyorsun ama yok zorla okuma programı var. Yazarken bile kötü oluyorum. Her günüm stresle geçiyor, saçım dökülüyor, arada beyazlar var (bir süredir okulu saldığım için eskisi gibi değil gerçi artık).
19 yaşımı asla böyle hayal etmemiştim.

Anlıyor musun bu şekilde yaşamaya katlanamıyorum. Bu şekilde yaşamaya mezun olana kadar katlansam bile ne ailemin baskısı bitecek, ne de yaşamaya değer bir hayatım olacak. Ha, belki iyi bir hayatım da olur ilerde doktorlar daha insancıl şartlarda çalışır ve ailem bir şekilde anlayışla karşılar ya da ailemle bağımı keser ve başka bölüme geçerek içinde bulunduğum durumdan kurtulabilirim ama bunu yapmak için herhangi bir motivasyon ya da yaşama sevincim de kalmadı artık.

Son zamanlarda tek düşündüğüm 2 kız kardeşim. Onlar benden daha fazla baskıyla büyüyecekler en basitinden şu an biri lisede ve ortaokulu imam hatipte okudu ve liseyi imam hatipte okumak istemedi. Ama onun fikrinin ne önemi var ki şu an ailemin zoruyla imam hatipte okuyor yine. Yarın öbür gün açılmak isterse? Ya da benim gibi dinden çıkarsa? Hayat on(lar)a da zindan olacak benim gibi.”

Enes KARA, Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 2. sınıf öğrencisi.

***

Anneler , babalar evlatlarınızın ne dediğini , ne istediğini insanca dinleyin..
O gençleri anlamaya çok çaba harcayın..
Bu hayat onların ve bir kez veriliyor..
Kıymayın evlatlarınıza..
Evlatlarımızın hayallerini , umutlarını çalanlar, şimdi onların hayatlarını çalıyorlar.
Evlatlarınıza kıyanları iyi tanıyın..

***

Ünlü sanatçı Tarkan Tevetoğlu Enes Kara’nın kaybından duyduğu üzüntüyü ve duygularını şöyle açıklamış.

Tarkan’ın bu söylediklerini keşke her anne baba söyleyebilseydi.
Eğer öyle olsaydı , şimdi Enes Kara yaşıyor olacaktı..
“Başka Enesler ölmesin” diye dileğimi yineliyorum. Umudumu yaşatmak istiyorum..
Şimdi her kafadan çıkan seslerin çokluğuna bakmadan , annesinin yüreğinin ne dediğini az çok tahmin edebiliyorum. Çünkü bir anne olarak hissediyorum, o annenin yüreğinin acısını..
Çünkü; Anadolu anaları evlatlarını yitirdiğinde , bağırlarını yırtarak haykırırlar..
Ağlarsa anam ağlar, kalanı yalan ağlar..

Kaynak : Fatma Zehra KÖSELEY

YORUM YAP