Bugün Dünya Emekçi Kadınlar Günü idi. Bizde bu haftaki sohbet konumuz olarak kadınları ve toplumdaki yerini seçtik.
Önce tarihte kadınların toplumlardaki yeri üzerinde duralım. Toplumlar iki cins üzerinde ürer ve üretir. Avcı ve toplayıcılık dönemlerinde kadınlar toplayıcılıkla uğraşıyorlardı. Ayrıca doğum ile toplumu çoğaltıyorlardı. Fakat çocukların bakımının zor ve büyütmesinin uzun sürmesi yüzünden kadınlar kendi aralarında işbirliğine gitmek zorundaydı. Bundan dolayı kadınlar erkeklerden daha kolay toplumsallaştılar. Oysa erkekler sadece büyük avlarda işbirliği yapmak zorunda idiler.
Kadınların toplayıcılık yapması onları tarıma yöneltti. Kadınların tarıma yönelmesi ile yerleşik hayat başladı. Yerleşik hayatın başlaması ile ilk köyler ve daha sonra kentler ortaya çıktı. Bu kentler kadınlar tarafından yönetilmekte idiler. Bu döneme anaerkil dönem adı verilir. Bu dönemin din inancında da Ana Tanrıça baş tanrı idi. Ana Tanrıçaya İsis, Kubaba, Kibele, Athena, İştar ,Hübel v.b. isimler verilmişti.
Fakat uygarlığın merkezi kentler çevre kabileler tarafından sık sık saldırıya uğrayınca kentleri savunmak için erkekler yönetime talip oldular. Böylece ordular kuruldu ve toplumlar ataerkilliğe evrildi. Devletlerin erkek egemenliğine geçmesi ile dinlerde de baş tanrılar erkekleşti. Teşup, Zeus, Haldi, Anu, Martuk v.b. erkek tanrı isimleri ortaya çıktı. Kadın tanrıçalar bu dinlerde yardımcı hale geldiler. Semavi dinlerde de kadınlar yardımcı rollerini devam ettirdiler.
Kadınların yönetimi erkeklere bırakmasından sonra kentlerde kadınlar evlere kapandılar ve toplumsal hayattan çekildiler. Köylerde ise tarım işlerinde çalışmaya devam ettiler.19.y.y.da sanayi devriminden sonra dokuma fabrikaları ucuz işçi aramaya başlayınca kadınlar fabrikalarda işçi olarak çalışmaya başladılar. Böylece kadınlar tekrar toplumsal hayata karışmış oldular. Fakat bu yüzyılda fabrikalarda çalışma şartları çok kötü idi. Günlük 16 saat çalışma süresi vardı ve hafta sonu tatili yoktu. Bu duruma karşı işçi hareketleri başladı. Bu hareketlere karşı ise devlet yöneticileri çok şiddetli davranmaya başladılar.
1857 yılında Amerika’da New York kentinde binlerce işçi çalışma saatlerinin 10 saate düşürülmesi ve ücretlerin arttırılması için greve gittiler. Grev sürerken bir fabrikada işçiler kendilerini fabrikaya kapattılar. Fabrikada yangın çıktı ve müdahale edilmedi. Yangında 129 kadın işçi öldü. Grev bastırıldı. Fakat bu olay unutulmadı. İşçilerin hakkını arayan sosyalist akımlar için bir direniş günü haline geldi. Amerika Sosyalist Partisi 28 Şubat 1909 tarihinde New York’ta kadınlar günü düzenledi.1910 yılında uluslararası Sosyalist Kadın Konferansı her yıl emekçi kadınlar için bir gün ilan edilmesini istediler. Bu arada 1917 yılında Bolşevik devriminden sonra 8 Mart günü kadınların oy hakkından dolayı bayram ilan edildi. Emekçi kadınlar günü 1967 yılına kadar sosyalist akımlar ve komünist ülkeler tarafından kutlandı.
Bu tarihlerde 2. Dünya Savaşı bitmiş ve dünya yeni bir döneme girmişti. Avrupa ülkelerinde kadınlar toplumda daha etkin olmak istiyorlardı. Bunun için feminist hareketler arttı. Feminist hareketler kadınlar ile ilgili her etkinliği sahiplenmeye başladılar. Bu kapsam içinde Dünya Emekçi Kadınlar Gününü de kutlamaya başladılar. Böylece bu gün kutlaması uluslararası bir nitelik kazandı.1975 yılında Birleşmiş Milletler tarafından da benimsendi.16.Aralık.1977 tarihinde Birleşmiş Milletler üye ülkelere kendi geleneklerine göre yılın her hangi bir gününü Kadınlar Günü olarak kutlamasını tavsiye etti. Üye ülkeler bu günü kutlamaya başladılar ve günümüze kadar geldi.
Türkler ise çoban bir toplum olduklarından tarım toplumları gibi kadınlar ikinci planda değildi. Kadın her alanda erkekler ile eşitti. Hatta eski Türk toplumları anaerkil bir yapıya sahipti. İskitler döneminde kadınlardan oluşan askeri birlikler kuruldu. Bu kadın askerlere Amazonlar adı verilir. İzmir Amazon lideri Symirna’nın adını taşır. Kenti o kurmuştur. Güney Amerika’da Amazon nehri de adını bu Türk kadın askerlerden alır.
13.y.y.da ise Anadolu’da kadınların başka bir örgütlenmesini görmekteyiz. Bu örgüt Bacıyanı Rum örgütüdür. Anadolu bacıları demektir. Bu örgüt Anadolu’nun karışık dönemlerinde işbirliği yaparak toplumun selamete çıkmasına yardım etmiştir. Bu örgütün başkanı Hacı Bektaş Veli’nin eşi Kadıncık Ana’dır. Kurtuluş savaşı sırasında da Türk kadını ön plana çıkmış ve gerek lojistik destek alanında gerekse silahı ile cephede çarpışmıştır. Kara Fatma, Nene Hatun, Gördesli Makbule, İstiklal yolunda bebeği ile donarak ölen Şerife Bacı v.d. bu yiğit Anadolu kadınlarından sadece bir kaçıdır. Kurtuluş savaşı sırasında 1921 yılında İstanbul’da iki kadın işçi tarafından Kadınlar Günü kutlaması yapılmıştır. Bu kutlama ilk kutlamadır. Arkası gelmemiştir.1975 yılında Birleşmiş Milletlerin daveti ile kutlanmaya başlanmıştır. Fakat 1980 darbesi ile kutlama sol içerikli olduğundan dolayı kaldırılmıştır.1984 yılında yeniden kutlanmaya başlanmış ve günümüze kadar gelmiştir.8.Mart günü NewYork’da yanan kadın işçilerin anısı için seçilmiştir.
Bugün bazı ülkeler hala bu günü kutlamamaktadırlar. Halk ozanı Neşet Ertaş “Kadın insan bizde insanoğluyuz” demektedir. Toplumlarda herkesin bir anası vardır. Her toplum anayı kutsal sayar. Bir toplum kadın erkek beraber çalışır ve üretirse o toplum daha ileri gider. Ayrıca zeka bakımından kadın erkek arasında bir fark yoktur. Pek çok kadın bilim insanımız bulunmaktadır. Günümüzde kadınlar toplumumuzun her alanında çok önemli çalışmalar yapmaktadır. Kadınları ikinci plana atan toplumlar ise maalesef geri kalmış ülkelerdir. Atatürk Türk kadınına 1934 yılında seçme ve seçilme hakkı vererek Türk kadınını layık olduğu yere getirmiştir. Tüm emekçi kadınların günü kutlu olsun. Saygılar.