Yayınlanma Tarihi :

DOĞU KARADENİZ GEZİSİNİN ARDINDAN (1)

DOĞU KARADENİZ GEZİSİNİN ARDINDAN (1)

(22 -28 EYLÜL 2022)

22 Eylül 2022 tarihinde İzmir’den uçak ile iki saatte Trabzon’a vardık, önceden yapılan planlama ve koordinasyon ile kiralanan iki minibüs aracına bindik. Bir buçuk saatlik bir yolculuktan sonra Çamlıhemşin öğretmen evine ulaştık, sıcak bir karşılama, ilgi ve ikramın ardından odalarımıza yerleştik. 1970’li Kara Harp Okulu İzmir Grubu’na mensup emekli Subay arkadaşlarımızın çoğunun eşi öğretmen olduğu için öğretmen evinde konaklayan sakinlerle hemen içli dışlı olduk. Geziye eşleri ile birlikte katılan arkadaşlarımız ile 34 kişilik bir grup oluşturduk.

Başta grup başkanımız E.Alb. Feryal Türköz ile, başkan yardımcılarımız, E.Alb. Kamil Tatlıcı ve E.Alb. Ahmet Hamdi Kanay‘ın bu gezinin planlama, koordinasyon ve icrasındaki gayretli çalışmalarını tüm arkadaşlarımız takdirle karşıladık. Şükürler olsun ki kazasız ve hasarsız olarak sağlık içinde gittik, gezdik, gördük ve yuvamıza salimen döndük. Planlayan ve emeği geçen tüm arkadaşlarımıza tekrar tekrar teşekkürlerimizi sunuyoruz.

İlk gün, sabah uyandığımızda penceremizden bakınca, öğretmen evinin önünden şarıl şarıl akan ve yemyeşil vadilerin  yamaçlarını da  aynı ses ile inleten Fırtına deresinin su seslerini daha da  net bir şekilde duyduk. Fırtına deresinin akışını izlemek, suyun çağlayış sesini duymak… ve dakikalarca bu derenin sesini dinlemek çok keyifli ve çok zevkli oluyor… İnsan her şeyi unutuyor ve öyle … bir yerlere dalıp gidiyor,  hissettiklerimi ve onun hazzını kelimelerle sizlere anlatmam imkansız…

İşte bu sesler ve güzellikler arasında üç gün burada konakladık. İkinci gün onurumuza düzenlenen tulum eşliğindeki müzikli akşam yemeğinde…  tulum çalan genç sanatçı sempatik tavır ve hareketleri ile hepimizin gönlünü kazandı ve bize önce tulum eşliğinde halay çekmeyi öğretti, bir de halay çekerken tekrar edeceğimiz sözleri…gelsun gelsun, beraber beraber… oy, oy… vb. söz ve ritmlere hemen ayak uydurduk. Tulum’un tanıtımı esnasında sanatçı, “tulumun cebi de vardır”  dediği için tulumun cebine arkadaşlarımız epeyce bahşiş de koydular.

***

Gezi esnasında izlediğim ve gözlemlediğim diğer bir önemli konu ise, Ayder yaylası dahil, cennet yurdumuzun bu güzel yerlerini de  Arap turistlerin doldurmuş olmasıdır. Onlarla aramızdaki kültür farkı ve modern yaşamdan uzak hal ve hareketlerinden dolayı onları yadırgadım. Hemen her yerde , dağda, kırda, ve bayırda bir Arap aile reisi, arkasında tam tesettürlü, çoğu peçeli ve burkalı en az iki kadın yürüyor. Arap kadınların geçtiği her yer kesif bir parfüm kokusu ile doluyor. Bazı erkekler şalvarlı, sakallı ve takkeli olarak, ellerinde tesbihlerle kafelerde nargile şişiriyorlar, ancak en zengin insanların gidebildiği restoranları tıklım tıklım dolduruyorlar. Arap turistlere hizmet eden esnaf halinden memnun, sizin yüzünüze bakmadığı gibi size yukarıdan bakıyor. Yerli turist kafilelerine pek hizmet etmek istemiyorlar. Henüz bu bölgede  Araplar’a arazi ve emlak satışı yapılmamış olmasına rağmen Arap turistlerin bu bölgeyi turizm amacı ile seçmiş olması da dikkatimizden kaçmamıştır.

***

Trabzon’da akşam yemeğinden sonra şehir merkezindeki havuzlu park ve  meydanda dolaştık, yine Arap turistler her tarafı işgal etmişler, halkın dinlenmesi için ayrılmış olan bank ve oturma yerlerini de işgal etmişler, restoran ve kafeleri tıklım tıklım doldurmuşlar. Bazı Arap erkekleri, bölgede emniyet ve asayiş için zabıta ve polis ekiplerimiz olmasına rağmen erkenden banklarda boylu boyunca uzanıp yatıyorlardı.

***

Gezimiz altı gün sürdü,  son gece Aymer isimli butik bir otelde kaldık, bu oteli anlatmadan geçemem, sahipleri karı koca 35 yıl Bursa’da yaşamış ve iş kurmuşlar sonunda emekli olup Borçka’da kendi köylerine yerleşmişler. Ercüment ve Meryem Ertürk çiftinin güler yüzlerini ve  misafirperverliklerini ve Meryem Hanım’ın hamaratlığını anlatamam. Bizim grubumuza ve içimizdeki şoför ve görevliler dahil kırk kişiye öyle bir akşam yemeği verdiler ve bize öyle bir hizmet ettiler ki, hiç birimiz memnuniyetsizlik duymadık, hizmet ve yiyecekler mükemmeldi.

***

işte o gecenin sonunda ben, ATATÜRK şiirlerimden bir demet seslendirdim, büyük bir coşku ile alkışlandım… ve sonunda aramızdan yetişen devre ve sınıf arkadaşımız, Sn. E. Orgeneral Galip Mendi kısa bir konuşma yaparak heyecan dolu grubumuza hitapta bulundu ve …hep birlikte İzmir Marşını ve Harbiye Marşını yüksek sesle ve haykırarak söyledik, bir grup arkadaşımız ile geceyi burada geçirdik, diğer büyük grup ise Borçka’da bir otelde konakladı. (DEVAM EDECEK) 

 

 

Kaynak : Muharrem KAYNAK

YORUM YAP