“DİL DEVRİMİ”NİN ANLAMI
Geçtiğimiz pazar günü “DİL BAYRAMI “ olduğunu anımsamayız. Ama ancak Prof.Dr. SİNAN BAYRAM OĞLU Cumhuriyet Gazetesi 2.sayfasında Dil bayramının anlam ve önemine değinerek konuyu irdeler:
“… 12 Temmuz 1932 tarihinde ( adı daha sonra Türk Dil Kurumu olarak değiştirilen) Türk Dili Tetkik Cemiyetinin kurulmasının hemen ardından Atatürk’ün önderliğinde toplanan Birinci TÜRK DİL KURULTAYI’nda (26 Eylül) DİL BAYRAMI ilan edildi. O günden bugüne 89 yıl geçmiş durumda.
“ Türk Dil Devrimi”, ulus devletinin kurulması, çağdaşlaşmanın gerçekleştirilmesi, yeni toplumsal ve siyasi bir düzende Türkçenin Arapça ve Farsçanın egemenliğinden kurtarılıp arındırılması, özleştirilmesi, konuşulan dilden koparılmış bulunan yazı diline benliğini kazandırılmasının zorunlu bir hale geldiği düşüncesiyle yapılmıştır.
DİL DEVRİMİNİN temel ilkesi, dilin bir ulusun toplumsal yapısını “birleştirici, bütünleyici ve geliştirici” olmasıdır.
“Sorumluluğunu hep birlikte taşımamız gereken bu günkü “Dil ve eğitim” sorunu ne kadar ağır olursa olsun, geleceğe dönük kararlılığımız asla sarsılmamalı ve umutsuzluğa kapılmamalıyız. Yeter ki dil devrimini dünden bu güne taşıyan akılcı, bilimel ve çağdaş bir dil eğitimini uygulayalım ve Türk dilini korumasını bilelim.”
Dil ulusal birliğin temel direklerinin en başında yer alır.
“Bugüne gelindiğinde Türkçe eğitimi alanında ulusal birliği tehdit edici boyutlarda sorunlar yaşamaktayız. Okulllarımızda uygulanmakta olan Türkçe öğretim ve öğrenim yöntemleri nereden bakılırsa bakılsın , çağdaş eğitim anlayışına ve bilimsel pedagojik esaslara dayalı bir temel üzerine inşa edilmemiştir. 15 yaşındaki çocuklarımızın PISA ölçümlerinde kendi ana dilinde “okuduklarını anlama” becerileri bakımından Türkiye’nin OECD ülkeleri arasında en alt sıralarda yer alması Türkçe eğitimimizin ne denli vahim durumda olduğunun somut bir kanıtıdır…
Temmuz 2021 itibarıyla YKS sonuçlarına göre öğrencilerimizin 12 yıl eğitimini gördükleri anadilleri Türkçe alanında sorulan soruların ortalamasının 18.4’te kalması vahametini başka bir şekilde göstermektedir.”…
Tüm bu anlatım ve sunumların ötesinde her aile, her eğitim ve öğretim kurumu her eğitimci yeniden , yeniden düşünme ve ne yapabiliriz sorusuna yanıtlar aramak durumundadır.
Günümüz iletişim ve teknolojik gelişmelerin verdiği özgürlükler ortamında okuma yazma, dinleme, anlama ve anlatım konularındaki belirsizlikler, tutarsızlıkları göz önüne aldığımızda; yazılı ve görsel yayın organlarımızın bu konudaki görevlerini ulusal etim ve öğretim anlamında yeniden yeniden değerlendirmeleri anlamlı olur.
Basın- yayın, sanal basın yazar ve sunucularının bu konuda ki yayınlarında daha özenli olmaları takdire şayan bir durumdur.
Mustafa Kemal Atatürk; “TÜRK DİLİ, YABANCI DİLLERİN BOYUNDURUĞUNDAN KURTARILMALIDIR” direktifi hafızalardan silinmemelidir.
Üniversiteyi bitirmiş gencimiz kendi duygu ve düşünce, dilek ve isteklerini ifade etmekte zorlanıyorlarsa, ortada bir dil eğitimi ve öğretimi vardır. İnsanın yabancı dil öğrenme haklarının kısıtlanması anlamından söz etmiyorum. Ders kitaplarından başka, yayımlanan kültürel yayımların izlenmesi ve okunması sorunlarının yattığı da unutulmamalıdır.
Günlük basın ve yayın organlarını izleyenlerin gazete başlıkları ötesinde haber ve yorumların ne anlama geldiği üstüne düşünmediğini, spor ve magazin haberleri başlıkları okumayı yeterli görenlerin bolca olduğunu gözlemliyoruz.
DİL USTAMIZDAN
Saçların aklarla dolduğu zaman
Geriye hasretle bir bakar mısın?
Yıllar mazimizi yolduğu zaman
Göğsüne menekşe, gül takar mısın?
Pembe kıyılardan geçse bir sandal,
İşitsem sesini şen fıskiyenin;
Zikrimde canlanır eski bir masal:
Gözümde gözlerin, elimde elin…
Zaman kalbimizde can vermiş gibi,
En güzel renklerle süslenir mekân…
Suda aksimizle, havuzun dibi
“Hayat efsanedir” diyordu her an! Asım Bezirci
ANLATMAK DİLE KOLAY, YAZMAK ELE KOLAY, OKUMAK GÖZE KOLAY..
YÜK OLMAZ
“Çiçek dala , arı bala yük olmaz, eğer gönül sevdiyse,
Sevda yare yük olmaz.
Bülbül güle, selam dile yük olmaz
Sağlıklı yaşıyorsan
Beden cana yük olmaz.
Akıl sana, Tanrı kula yük olmaz, bir gün kabrime girersem
Toprak bana yük olmaz..” Abuzer Aldoğan
Bugünün özü * İ D U R A K İ *’nin son sözü budur. Sevgi, sağlık, esenlikler içinde güzel günler yaşayınız….