Yayınlanma Tarihi :

“DİKENLİ YOLDA YÜRÜYORUM”

“DİKENLİ YOLDA YÜRÜYORUM”

Sevgili yoldaşım Ali Haydar Çelik’in anılarını yansıtan siyasi bir roman…

Siyasi bir roman çünkü son sayfasına kadar roman tadı hiç eksik olmuyor…

Üç yüz sayfalık anlatının sonunda; haksızlıkları, yoksullukları, adaletsizliği içinde hisseden bir çocuğun siyasi kimliğinin nasıl oluştuğunu görüyorsunuz…

Bir yanda her istediğini alıp, her istediğini yiyebilen çocuklarla, yamalı yırtık giysiler içinde, yarı aç yarı tok yaşayan fukara mahallesinin yoksul çocukları…

Her şey yalın ve çıplak. Toprak evlerin sıvaları sökülmüş kerpiç duvarları bir fotoğraf gibi anlatıyor her şeyi…

Yoksulluk; kiremitleri kırık çatıdan, boyası dökülmüş ahşap kapı ve pencerelerden, güneşten solmuş perdelerden bir tablo gibi yansıyor…

Ali Haydar, daha ilkokul çağında alt ve üst gelir guruplarının yaşam biçimlerini kabullenmek mi? Yoksa ona karşı adaleti, eşitliği, hak ve özgürlükleri savunmak mı sorusuyla karşı karşıya kalıyor. O yaşta bir çocuk için sorgulama az rastlanan bir karakterdir…

Sorguluyor…

Bir söylem vardır böylesi durumları analiz eder…

Çözülmesi gereken bir sorun varsa;

Ya bırakır gidersin…

Ya teslim olursun…

Ya da sorunu çözmek için mücadele edersin…

Haydar üçüncü yolu seçenlerden.

Hem de çok zor şartlar altında…

Sağlam bir duruşla devrimci olmayı seçerken yolu Deniz’lerle kesişenlerden…

Schopenhauer’un bir tespiti var:
“Yazı düşüncelerin zamanla unutulmasına karşı zamana bir meydan okuma olarak tarihi olanaklı kılan şeydir.”

Ben kitabı iki günde okudum. Tüm dostlara tavsiye ediyorum.

Balıkesir’de İnsancıl Kitapevinde bulabilirsiniz…

Kaynak : Behiç İSTANBULLUOĞLU

YORUM YAP