Yayınlanma Tarihi :

ÇOCUK, OYUN VE SAVAŞ !

ÇOCUK, OYUN VE SAVAŞ !

Spor üstadımız rahmetli Selim Sırrı Tarcan buyuruyor;

“Çocuk oyunla güler oynar haykırır, sıçrar, eğlenir ve alışkanlıklar kazanır.

Oyun sağlık ve mutluluğun düzenidir. Oyundan mahrum olan çocuk sudan mahrum olmuş çiçek gibi sararıp solar.”

“Gayemiz, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli, kuvvetli bir nesil yetiştirmektir…” ATATÜRK

Kurtuluş savaşına hazırlanırken, Mustafa Kemal’in görüşü;

“Ahmaklar, memleketi Amerikan mandasına, İngiliz himayesine terk etmekle kurtulacak sanıyorlar.

Kendi rahatlarını temin etmek için bir vatanı ve tarih boyunca devam edip gelen Türk İstiklalini feda ediyorlar…”

***

Savaş rüzgarlarının estiği coğrafyamızda;

Barışa, huzura, dayanışmaya, üretime, zenginliğe ve insanlığa düşmanların savaş fırtınalarına dönüştüğü bu günlerde;

Savaşı kurtuluş olarak sunanlara çanak tutanlar bilmelidir ki, barışın, rahat ve huzurun mezarını kazdıklarını unutmasınlar. Çocuklar dünyanın neresinde olursa olsun aynı biçimde ağlarlar. Savaş çocuklara ölüm ve zulüm getirir. Oyunlarında  savaş, zihinlerinde ölüm kol gezer.

Savaş oyunlarında  hileler, yanıltma, aldatma ve üstünlük sağlama gibi insanı aşağılayan davranış modelleri egemen olur.  Açlığın , yoksulluğun egemen olduğu zaman dilimi savaş zamanıdır. Sözlerimi anlayanlar, anlamayanlara anlatsın.

Savaş insan  öğüten değirmendir. Sonucu kan, kin öfke nefret, yoksulluk, göz yaşı, fırsatçılık, arsızlık yüzsüzlük, silah tüccarlığı, işgal, zorbalık, yakma yıkma ve insana dair tüm değerlerin yok edilmesini,  savunma adına uygulayan insana yabancı bir dünyadır.

Yer üstü ve yeraltı kaynaklarını ele geçirilmesinin yanında insanların köleleştirilmesine hizmet eder. Silah tüccarları, varlıklarına yeni varlıklar katarlar, yoksul ülkelerini kanını canını emerek yaşarlar.

Sömürmeden semiremezler.

Sanal alemdeki çocuk oyunlarına, çizgi filmlerine   gelişi güzel baktığımızda; iç açıcı sahneleri göremiyorum. Vur kaç, öldür, yak yık, yok et davranışlarının kurgulandığını görüyoruz.

Barışın bedeli savaştır. Savaşın acılarını yaşamayanlar barışın anlam ve önemini kavrayamazlar. Barışın en güzel yönü huzur, güven ve refah içinde; varlığına varlık katarak, üretken çalışkan insanların desteğinde, bilimsel yaklaşımlar içinde, geleceğin mimarlarını , mühendislerini, bilim insanlarını yetişmesine hizmet eder.

Savaşın yarattığı yoksulluğun bedelini çocuk ve gençler öder.

Yeterli ve sağlıklı beslenemeyen çocuklar, olup bitenleri anlamakta güçlük çekerler… Evinde, okulunda ve ülkesinde ki günlük olaya ve olguların anlam ve önemini kavrayamayan gençler, kime ve neye inanacaklarını, güveneceklerini bilmeleri zordur.

Ulusal eğitimin temelinde bilgi, beceri ve düşünme, araştırma, deney, gözlem yapmakta zorlanan gençler bedenlerinin atik pratik davranmalarında çekinceli, korkak olurlar.

Bağımsızlık marşımız” KORKMA!..” diyerek başlar. Oyundan korkan çocuk, oyundan soğur, çekingen, tavşan, kurbağa ürkekliğini yaşar. Cesareti kırılan insan, korkunun esiri olur.

Eğitim ve öğretimin davranış değerlendirme teknikleriyle, spor yaşamının davranış değerlendirmeleri, bir birini tamamlamayınca istenen hedeflere ulaşılamaz. Ezberci bir eğitimin sonucu ezberci bir toplum oluşur. Kulağına ne sufle edilirse, ancak onu tekrarlaya bilir. Papağan bir toplumun oluşmasına neden olur.

Yaparak, yaşayarak öğrenilen bilgi ve becerilerle yetişen  toplum, kendini yeni zaman dilimlerine uydurmakta zorlanmaz.

Savaşın yarattığı korkulardan arınmış bir barış içinde ki toplumda; mutlu aileler olur, mutlu ailelerden mutlu başarılı çocuklar yetişir.Mutlu çocuklar, mutlu gençliği oluşturur, mutlu gençlik mutlu aileler oluşturur.

Her gün görsel basın ve yazıl basından edindiğimiz olumsuz örnekleri okuyup öğrendiğimizde; Bu yaşam koşulları altında, beslenme, barınma, iş bulma kaygıları içinde yaşayan insanların, gençlerin, çocukların, mutluluğundan söz etmek yersiz olur.

Resmi söylemlerde  toplumun mutluluk katsayısı kayda değer durumda. Görüntüde herkes mutlu, mesut bahtiyar  formatında.

Toplumsal yaşam katmanlarına baktığımızda; herkes her gün zarar ediyor. Kardan zarar edenler, maldan zarar edenler, günden zarar edenler, gençliğinden zarar edenler, maaşından zarar edenlere bir çözüm bulmak gerekir.

Bu gidişle hancı sarhoş, yolcu sarhoş, herkes, her şey bir hoş * İ D U R A K İ *. Haydi git işine konuşma boş boş… Oyun içinde oyun, oynayamayana biz ne yapak?

Kaynak : ihsan DURAK

YORUM YAP