featured
  1. Haberler
  2. YAZARLAR
  3. ÇEVİR KAZI YANMASIN, BOŞ TENEKE TINGIRDASIN

ÇEVİR KAZI YANMASIN, BOŞ TENEKE TINGIRDASIN

Düşündüm, taşındım, e biraz da kaşındım. Tüm bu sıralamayı aynen yerine getirmek huzursuz bir süreçti. Ve pek sayın mabadım böylesine gerilirken muhterem izi sandalyeme işlenmekteydi. Son bir gayret ile kalktım. Ağaç için ilk yaprağı çıkartmak hayli zorken nasıl sonrasında tüm dalları birden yeşeriveriyorsa benim balkona çıkışım da gayet süratliydi.

Bu pek sıkıcı olaylar dizisi nihayet son bulurken mevziime bir tilki girdi. Hayvanın kendisinden ziyade adımları dikkatimi çekti. Uydurma bir kayışın aniden çekilişi gibi düzensiz ve gelişigüzeldi. Yetişme çabası olabilir ama böyle de düzensiz olunmaz ki!

Derken aklıma bir deyim geldi: ortama ayak uydurmak. Ortam ne ise ona uyum sağlamak esas mıdır? Samimiyetsiz bir ortam, kitlenin özümsemediği sözleri avaz avaz çığırışında etken midir? İmaj gayesi, ortamdan mı doğar?

Türkiye, bireyci bir memleket. Ve insan algısı, tanık olduğu olaylar ve tanıştığı insanlar ile genişlemekte. Yani insan; içinde bulunduğu sosyal yapıyı, bu yapı içinde yer eden ilişkileri ve bu ilişkilerdeki nedenselliği çözdükçe hayatı öğrenmekte. Bireyin herhangi bir deneyim yaşayamadığı durumda ise devreye sanat girmekte. Bugünlerde sanat ortamının hiçbir tecrübe sunmadığı açık. Topluma dönecek olursak havada biçimsel bir koku var. Türkiye, bireyci bir memleket. Ve birey ne denli yalnızsa o derece yoz…

Kırsal insan diyalektik sahibidir. Çünkü doğanın nedenselliği içinde büyür. Gölgede kalan bir ağacın meyve vermeyeceğini bilir. Akım kavramına yalnızca gür akan bir çayda tanık olduğundan kendisi de doğaldır. Ve kurduğu ilişkilerde etki-tepki esastır. Yüzyıllar içinde oluşan halk şiiri, halk tiyatrosu ve halk hikayesi gibi unsurlar kırsal insanın düşünsel birikiminin en güzel meyvesi ve örneğidir.

Kentli insan ise soyut kavramlar ile diyalektik kazanır. Kendisini edebiyat, felsefe, bilim, spor vb. unsurların süzgecinden geçirerek… Yani entelektüel bir birikim elde ederek… Fakat Türkiye’de sanayi devrimi çok sağlıklı yaşanmamıştır. Tarım makineleşip kırdan kente bir göç dalgası başlayabilir. Sektör sanayileşip göçü eden kuşak fabrikalarda çalışabilir. Vesselam öncesinde sağlam bir altyapı oluşturulmamışsa bu dalga, bir gecekondu seli ile şehirleri vurur. Ve bir getto kültürü oluşur. Türkiye’de süregelen pek çok sorunun temelini buna bağlamak mümkündür. Göç eden kuşağın refah seviyesi yüksek tutulup bu insanların şehirde doğan çocukları iyi eğitilebilirdi. Ve böylelikle ”nedensel insanlar”ı içeren bir hizmet sektörü ve memur kesimi oluşabilirdi.

Gelgelelim Türkiye’de entelektüel birikime giden yol maddi varlıktan geçmekte. Maddi varlık ise çoğu kez etik dışı şekilde elde edilmekte. Sonuç olarak da etik dışı ailelerin etik savunucusu (!) çocukları ortaya çıkmakta. Ve sağlam bir aydın kesim oluşamamakta. Entelektüel birikimin eli ayağı zehirlidir, demek mümkün. Çünkü insan okuduğu kitap sayısı ve edindiği birikim arttıkça etkileşim, eleştiri ve değişime kapalı hale gelebilir. Kendini dogmalaştırabilir. Bir egodan ibaret kalabilir. Bu zehirin panzehiri ise birikimi özümsemektir. Yani büyüdükçe küçülebilmektir.

Türkiye’nin var olmayan aydın kesimi egodan ibarettir. Sonuç olarak da sanat, politika ve felsefe gibi kavramlar bir imaj elde etme aracına indirgenmiştir. Öyle ki insanlar bıyık şekli veya giyim tarzına göre dünya görüşü seçebilmektedir.

Durum bu iken yapay bir entelektüel birikim yapay bir etik değerler silsilesi oluşturup herkes karşıtı olana kışkırtılmakta ve içi boş kavgalara çatışma değeri atfedilmektedir.

Çatışma ve uzlaşının, çelişme ve gelişmenin döngüsel ve birbirini besler şeyler oldukları unutulmuştur. Bu düzlemden zarar gören kurumlardan biri de elbette sanattır. Dramatik yapının ”-d(e)”sini bilmeyen zatların birkaç slogan sıkıştırdıkları hakir yapımlar, toplumcu film diye anılmaktadır mesela. Ve bu zatlar bugün bile hala gülünç şekilde sinema devi sayılmaktadır.

Tüm bunların sonunda insanın ne olduğu değil de kendini nasıl lanse ettiği önemsenecek. Bilgi küçümsenip biçimsel bir etik, klişeler ile sürüp gidecek. İmaj uğruna göstermelik şekilde yakındığımız olayların devamı gelecek. Ve bizim tilki gelişigüzel yürüyüp gidecek. Tilkinin iyiye ulaşması ümidiyle…

Cem Akkayalı

0
sevdim_bunu
Sevdim Bunu
0
_ok_sevdim_bunu
Çok Sevdim Bunu
0
g_ld_rd_
Güldürdü
0
karars_z_m
Kararsızım
0
bu_ne_bi_im_bi_ey
Bu Ne Biçim Bişey
0
k_zd_rd_n_z_beni
Kızdırdınız Beni
ÇEVİR KAZI YANMASIN, BOŞ TENEKE TINGIRDASIN
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Balikesir24saat ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!