İlkbaharı tam yaşayamadan soğuk, sert ve uzun geçen bir kıştan Nisan sonu itibariyle “pat” diye hızlı bir yaz başlangıcı yaptık gibi, hava birkaç gündür sıcak mı sıcak.
Daha Temmuz gelmese de ne diyor yılların eskitemediği ve hepimizin sevdiği o şarkıda Ajda Pekkan, Nilüfer ve diğerleri:
“Temmuz Ağustos Eylül
Her mevsimde durma gül
Hayat inan çok kısa
Belki çıkmayız yaza
Boşvermişim boşvermişim
Boşvermişim dünyaya
Ağlamak istemiyorsan
Sen de boşver dünyaya
Ahmet Mehmet Süreyya
Hepsi boş hepsi hülya
Bir gün hayat bitecek
Dersin görmüşüm rüya”
Dün yazdığımız “Kaz gelecek yerden…” başlıklı yazımıza sosyal medyadaki okurlarımızdan biri Madra Dağı’ndaki maden aramalarını kastederek, “Madra Dağı bitti mi, bırakın bu figüranlıkları” diye yazmış..
Ve aslında tam da dikkat çekmek istediğimiz yere vurgu yapmış.
Çünkü bu bakış açısıdır zaten elimizdeki zenginliklerin ve doğanın yok olup gitmesine sebep olan…
“Bir maden açılsa n’olur, koca dağ mı biter, ne olacak ki” bakışıdır bu.
Ancak basının, köşe yazısının amacı, objektif bakabiliyorsanız eğer, tehlikeye veya tehdide dikkat çekebilmek, kamuoyundaki hassasiyeti yükseltebilmek, dikkatleri çekebilmektir.
Her yok oluş, o ilk hamleyle başlar…
Yazının
ana fikri doğanın tükenişi, tüketmemiz, düşüncesizce mahvetmemiz olduğuna göre
bugün İda’nın veya Madra’nın derinliklerinde gibi olsa da sürekli açılan
madenlerle dört bir yandan kan kaybetmektir gerçekte olan.
Ve salt madenler de değildir konu…
Onlarca yıldır sahillerini beton çöplüğüne çeviren, yazlık dediğimiz sayfiye
evleri ile dağları, ormanları yok eden, bunlara izin veren, imar veren bizatihi
sayfiye beldelerinin belediyeleri değil midir?..
İda Dağı’nın ardında madenler varken gözümüzün önünde “dur durak” demeden çekirge sürüsü gibi istila eden bir beton ordusu yok mudur?..
Ne yapacağız?..
“Madra yok mu oldu” diyen okurumuz varsa şarkı mı söyleyelim?
Dünyaya boş mu verelim?..
Oysa ülkemizde pek çok sorunun başında “bir şey olmaz”, “bir kereden bir şey çıkmaz” bakışı yatmıyor mu?..
Bir kere anayasayı ihlal etsek…
Bir kere taciz olmuşsa n’olmuş…
Bir kere yangın çıkmış…
Bir kere bina çökmüş…
Bir kere sel gelmiş…
Görmez ki “o bakış”, anayasayı bir kez ihlal etmekle hukukun tümünü mahvetmenin bir farkı yoktur.
Cinsel taciz patladıysa zamanında sert bir şekilde irade ortaya konulmamasıdır bunun sebebi.
Yurtta yangın çıktıysa sorumluların hesap vermemesi nedeniyle bir kez ve bir kez daha başka yangınlar çıkar.
Bir kere bina çöker, deniz kumundan yapıp… Sonrası gelir… Denetim olması gerektiği gibi olmadığı için.
Dere
yatağına bina yapılmasına izin verirsin, sel gelir, süpürür geçer.
Doğa; affetmez.
Uyarır, bilime yönlendirir, “benimle oynama” der.
Oynadık mı dönüşü olmaz…
“Madra Dağı bitti mi” diye soruyor ya okur.
Biz de cevaben şöyle soralım:
“Bitsin mi Madra Dağı?”
“Boşvermişim dünyaya” şarkısını mı söyleyelim yine?..
N’apalım?