BAŞKA MARMARA VAR MI?
Marmara, dünyada bir başka eşi olmayan bir iç denizdir. Yerel ve ulusal yönetimi, korunması, yaşatılması, sorumluluğu ve yetkisi tamamen ülkemize aittir. Bu denli büyük bir öneme sahip denizimizde; 20 yıl önce hiçbir binanın, tesisin olmadığı kıyılar bugün tamamen yerleşim merkezleriyle doldu. Ama arıtma için yeterli yatırımlar yapılmadı. Artan habitat kaybı, aşırı avcılık, kirlenme, yabancı türler ve iklim krizine karşı denizin kendisini koruyabilmesi için hiçbir tedbir alınmadı.
Marmara Denizi’nin alt ve üst olarak iki akıntısı vardır. Üst akıntı hareketlidir. Alt akıntının yapısı ise Akdeniz kökenlidir. Özellikle nehir ağızları, yoğun yerleşim ve sanayi bölgeleriyle ilişkili olan kısımlarda oksijen hızla azalmaktadır. İzmit Körfezi’nden Çınarcık’a kadar olan bölge ise tamamen kirlenmiştir. Ve müsilaj da bu kirliliğin bir sonucudur.
Marmara Denizi’nin son durumu da bu acı gerçeği doğrulamaktadır. Balık stoklarında büyük kayıp vardır. Bazı balık türleri yok olmuştur. Üst akıntılı sular da kent ve sanayi atıkları sebebiyle kirlenmiştir. Kendini temizleyemez haldedir. Alt akıntılı sular ise neredeyse tamamen oksijensiz kalmıştır.
Marmara Denizi’nin alt ve üst sularının kirlenmesinin temel nedenleri şunlardır: sümüksü yapıdaki canlılarla beslenen küçük balıkların avlanması, kıyılardaki aşırı nüfus yoğunlaşması, sanayileşme ve otoyollar, yerleşim atıklarının arıtılmadan denize verilmesi, sahil kumunun yok edilmesi sonucunda denizanalarının aşırı üremesi, kirli nehir sularının denize yönlendirilmesi.
Peki, bu kirliliğin sorumlusu kim? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Tarım Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, sahil güvenlik birimleri, liman başkanlıkları, tekne balıkçılığı yapan bütün tekne sahipleri, Marmara Denizi’ne kıyısı olan ve bölgedeki diğer bütün belediyeler, sanayi tesisleri işletmecileri, bölgedeki bütün turistik otel işletmecileri, bölge üniversitelerinin bütün su ürünleri ana bilim dalı öğretim üyeleri, Marmara Bölgesi’nde yaşayan herkes, HEPİMİZ!
Balıkesir’in Erdek ilçesindeki deniz salyası sorunu da gittikçe büyüyor.
Sorumluluğu üzerimize aldığımıza göre, gelelim hiç vakit kaybedilmeden yapılması gerekenlere. Balık baştan kokar misali, en tepede bulunan yöneticilerden, işletme sahiplerine, biz halka kısacası hepimize, Marmara’yı kurtarmak için büyük görev düşüyor. Avlanma, nüfus, sanayi gibi belli başlıca alanlara yönelik şu çözüm önerilerini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Aşırı avlanmayı önlemek için yasalar çıkartılmalıdır. Küçük balıklar avlanmamalıdır.
Belli türlerde balık avı yasaklanmalıdır. Balıkçılığa kota getirilmelidir. Balık ağı gözleri küçük balıkların yakalanmasını engelleyecek boyuta getirilmeli ve denetlenmelidir. Işıklı avcılık yasaklanmalıdır. Tekne balıkçılığı yapan teknelere tonaj sınırı getirilmelidir. Büyük teknelerin bölgeye girişi yasaklanmalıdır. Küçük balık satın almamalıdır. Küçük balık satan tezgâhlar, İl Tarım Müdürlüklerine şikâyet edilmelidir.
Marmara kıyılarında nüfus artışı önlenmelidir. Kentlerdeki nüfusu azaltılmak için politikalar geliştirilmelidir. Kanal İstanbul Projesi’nden vaz geçilmelidir. Marmara Bölgesi’nde kıyı yapılaşması durdurulmalıdır.
Sanayi atıklarının yerinde arıtılması için denetimler artırılmalıdır. Tarım sulamasında yerinde arıtılmış atık su kullanılmalıdır. Yerleşim bölgelerinde çöpler ayrıştırılarak toplanmalıdır. Belediyelere çöpleri ayrıştırarak toplama ve arıtma yatırımı için bütçe verilmelidir.
İyileştirme konusunda ilgili yasalar hemen çıkartılmalıdır. Yasaların uygulaması denetlenmelidir. Marmara Denizi koruma alanı olarak ilan edilmelidir. Marmara Denizi ve kıyıları özel yönetim planı oluşturulmalıdır. Denizcilik Bakanlığı acilen kurulmalıdır.
Buraya kadar hep Marmara’dan söz ettik. Ama son iki yıldır Batı Karadeniz ve Ege Denizi’nin birçok bölümünün de müsilaj ile kaplandığını söylemek mümkün. Müsilaj, geniş bir alana yayılabilmektedir. Uzun hatlar oluşturur. Rüzgârın etkisiyle belli alanlarda daha fazla toplanmaktadır. Bu toplanmadan sonra su yüzeyinde parçalanır. Kümeler halinde çöküp bentik bölgede deniz karı olarak bilinen oluşumlar meydana getirir. Aşırı müsilaj oluşumundan da denizde dipten yüzeye kadar yaşayan tüm canlıları olumsuz etkilenecektir. Gorgonlar, süngerler, kabuklular gibi hareketsiz türler yok olacak canlılardan bazılarıdır. Biyolojik çeşitlilikteki bu azalma sadece Marmara’yı değil Karadeniz ve Kuzey Ege’yi de olumsuz etkileyecek.
Kaynaklar:
İstanbul Üniversitesi Fiziksel Oşinografi ve Deniz Ürünleri Bölümü Ana Bilim Dalı
İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı